REHA ORALDAĞ

1) Şehvet Gücü Bakımından «Üstün» Bulunduğunu ve Güzel Kadına Düşkün olduğunu Bizzat Kendi Ağzıyla Söyleyen Muhammed, Çok Karılı Evliliklerini «Şehvet Gailesini Karşılamak» Amacıyla Yapmıştır:
Biraz önce belirttiğimiz gibi Muhammed, eski bir Arap gel olan çok karılı evlilik sisteminin kadınlar bakımından azab yaratıcı ve haysiyet kırıcı olduğunu bilirdi.
Bundan dolayıdır ki çok sevdiği kızı Fatıma’nın üzüntüsüz bir evlilik yaşamı sürdürebilmesi için kocası Ali’ye, başka kadınla evlenme olanağını tanımamıştı. Fakat buna karşılık çok karılı evliliğin, Müslüman erkek için «şehvet gâilesini gidermek açısından câzib olduğunu da çok iyi bilmekteydi.
Bundan dolayıdır ki dolayıdır ki bu kuruluşu Kur’ân’a Tanrı sözleri olarak ve “ebedi ve ezeli” bir nitelikte kalmak üzere yerleştirmiş ve kendisi de çok kadınla evlenerek bu niteliği kökleştirici bir örnek teşkil etmiştir.
Daha başka bir deyimle Muhammed’in aklından, söylendiği gibi bu sistemi ıslah etmek ya da zor koşullara bağlayıp yok etmek gibi bir fikir geçmemiştir.
Geçmediğini «şehvet çokluğu» ile övünerek ve “güzel kadına düşkün olduğunu» söyleyerek ve yaşamı boyunca bu düşüncelerini davranışlarıyla gerçekleştirerek bizzat kendisi kanıtlamıştır.
Bir kere çok kadınla evli olmanın erkekler için fazilet sayılacağını söylemiş ve;
«… (inananlar) arasında en makbul kişi, fazla sayıda kadınla evli olanlardır» demiştir.
Bu formülü, bizzat kendinden örnekler yaratmak su doğrulamıştır.
Öte yandan güzel kadına fazlasıyla düşkün olduğunu bizzat kendi ağzıyla ve pek çok vesilelerle açıklamaktan geri kalmamıştır.
«Benim sevdiğim üç şey vardır: (güzel) kadın, güzel koku güzel yemek (ve ibadet)»;
«Kadınların hayırlısı yüzce güzel olanıdır» şeklindeki sözlerine daha önce değinmiştik. İbn Hanbel’in “Musnad” adlı yapıtında (VI, 409) bununla ilgili hadîsler çoktur.
Yine bunun gibi üstün bir şehvete sahip olduğunu saklamamış ve bunu peygamberliğinin bir işareti olduğunu kendi ağzıyla açıklamıştır. Nitekim:
«Ben cömertlikte, yiğitlikte, cinsî güçte ve bedenî kuvvette dört özellikte insanlara üstün kılındım» diyerek övünmeyi gelenek edinmiştir (Feyzü-Ladir ve M. Zevâid kaynaklarından alınma bu sözler için bk. Ali Razı Demircan. İslam’da Cinsel Hayat.1986, II, 220 – 221)
İslâm dünyasının bilginleri, Muhammed’in bu sözlerini ve cinsel hayatını Tanrısal bir nitelikte bulmuşlar ve onun «evrensel peygam¬berliğinin simgesi» saymışlardır.
Ebû Nuaym’ın Hilye’sinden müfessir Mücahid’in sözlerini nakleden Buharî’ye göre Muhammed’e
«her biri yüz erkek kuvvetinde olan cennet erkeklerinden kırk erkek gücü veril-miştir».
Enes’in anlattıklarına göre Muhammed «gecenin veya gün¬düzün belirli bir zamanında dokuz eşiyle cinsel ilişkide bulunurdu».
Buharı şârihi Aynî’de, Muhammed’in her gün sabah namazını kıldık¬tan sonra kadınların (ki sayılarının 9 veya 11 olduğu kabul edilir) bi¬rer birer hücrelerine girip, yoklamak ve onlarla cinsî münasebette bu¬lunmak gibi bir geleneği olduğu açıklanmıştır.
Ayşe’nin rivayetine göre. ise:
«Resûlullah… ikindi namazından döndüğü zaman kadınlarının yanına girerdi…»
Ve işte Tanrı’nın Muhammedi böylesine üstün bir şehvet gücü ile donatmış olmasının nedeni, onu «iman’da, ibâdette, ahlâkta, ada¬lette… vs. olduğu gibi… cinsellikte de en üstün kişi» olarak Müslüman erkeklere örnek yapmak istemesindendir.
Çünkü, Şeriatçının inanışı¬na göre «cinsellikte örnek olmayan bir peygamber, evrensel ve ebedî .önder olamaz»
Bütün bunlar İslâmî kaynaklara göre böyle iken, Muhammed’in çok karılı evliliği kaldırmak istediğini iddia etmek elbette ki yersiz olur. (Bakınız. Şeriat ve Kadın. İlhan Arsel. Kaynak yayınları.Kasım 1988. s. 290-291)
X
Arif Dostum,
Önce sevgi sundum.

Bir okuyucumun gönderdiği iletiyi sunuyorum.
Okuyucumun sözünü ettiği Hadis’in kaynağını bilmek istiyorum.
Ayrıca Kuran’ın Kökeni adlı kaçıncı sayfasında geçtiğini de bilmek istiyorum.

Bu konuda bana açıklama yaparsanız sevinirim.
Ayrıca; adı geçen okuyucumuza sizin e-posta adresinizi verebilir miyim.

Bu konuda açıklama yapmanı rica ediyorum.
Acele yanıt bekliyorum…
Saygı, sevgi sunarak başarılar diliyorum.
Hayri Balta, 12.2.2009
x
R. Reha Oraldağ,
Sözünü ettiğiniz konu Kuran’ın Kökeni adlı kitabın kaçıncı sayfasında geçmektedir.
Acele bana bildirirseniz sevinirim.
Sevgilerimle.
Hayri Balta, 12.2.2009
X
Değerli Hayri bey;
Sizden bir ricam olacak, çünkü ARIF TEKIN beye ulaşamıyorum. Veya nasıl ulaşılacağını bilmiyorum diyelim.
Ben ARIF hocamın KURANIN KOKENI adli eserini okurken bir konu dikkatimi çekti Muhammedcin gece hayatıyla ilgili…
Burada ARIF hocam söyle bir hadisten bahsetmiş ve kaynak vermiş. “Cebrail bana bir şey yedirdi ve bende gece hayatında öne geçtim ” diye.
Bu konuyu bir sitede tartışmaya başladım.
Ben ARIF hocamın bütün kaynaklarına güvendiğim için hiç tereddütsüz verdiği kaynakları yazdım. Fakat karsı tarafta 5-6 kişinin “yalan konuşuyorsun ve şerefsizlik yapıyorsun” gibi tacizlerine maruz kaldım. Bana böyle bir hadis yok diye saldırmaya başladılar..
Sizden ricam benim için bir onur meselesi olan bu konuda bana yardımcı olurcusunuz.
Hocam yazdığına göre bu konu o hadislerde gediyordur.
Fakat ben su an yurt dışındayım gidip araştırma imkanım yok… Eğer bu konun geçtigi hadis varsa bana mesaj atabilircisiniz veya ARIF hocama mesaj yazmam için onun msn adresini alabilir miyim.
İlginiz için şimdiden teşekkürler
R. Reha Oraldağ, 11.2.2009
X
Sayın R. Reha Oraldağ,
Önce sevgiler sunarım.
Sözünü ettiğiniz hadis (M. K. Ummal 6/415) te geçmekte olduğunu, aşağıda görüldüğü gibi, Büyük Piyale Camii İmam – Hatibi Ali Rıza Demircan İslam’a Göre Cinsel Hayat . EYMEN YYINLARI. İstanbul 1985. s. 220-221’de anlatmaktadır.
Sözü geçen bu sayfayı olduğu gibi aşağıya aldım.
M. K. Ummal’ın kitabı bende yok. Olsaydı fotokopisini çeker gönderirdim. Ama gerek yok; çünkü Büyük Piyale Camii İmam – Hatibi Ali Rıza Demircan yalan söyleyecek değil ya.
Ayrıca bu konu İlhan Arsel’in ŞERİAT ve KADIN adlı kitabında (Kaynak yayınları.Kasım 1988. s. 290-291) da geçmektedir.
Ne var ki İlhan Arsel de Büyük Piyale Camii İmam – Hatibi Ali Rıza Demircan İslam’a Göre Cinsel Hayat adlı kitabını kaynak gösterdiği için oradan olduğu gibi alıp gönderiyorum. Umarım işinize yarar.
Bunun yanında Arif Tekin de “Muhammed ve Kurmaylarının Hanımları” adlı kitabında da hadislerin kaynaklarını veriyor.
Bu durumda sizlere “yalan konuşuyorsun ve şerefsizlik yapıyorsun” diye sataşanların bir zahmet bu kaynaklara bakması yeterlidir…
Bunlar; sizlere kızacaklarına, Büyük Piyale Camisi İmam Hatibi Ali Rıza Demircan’e ve de gösterilen Hadis kaynaklarına kızsınlar…
Gerçeğe kızılır mı?
Ancak şunu da önemle belirteyim ki; gücü ne olursa olsun, hiçbir erkek; değil bir saatte, bir gecede bile 9, 10 kadınla yatamaz. Hele bir de yaşı 53’ten aşağı olmayan bir erkek söz konusu ise…
Bunlar Peygamberlerini övmek söz konusu olunca; çizgiyi, tartıyı beni karıştırıyorlar; akla, mantığa aykırı davranıyorlar…
Sevgilerimle,
Hayri Balta, 13.2.2009
+
1. ALİ RIZA DEMİRCAN’DAN
Allah O’na özel Olarak Cinsel Güç Verdi:
Yüce Allah taaddüd-i zevcâtı gerektiren evrensel bir peygamberlik yüklediği Peygamberine muhtaç ol¬duğu cinsel gücü verdi.
Bu gerçeği bizzat Allah’ın Resûlü’nün kendisi şöy¬le dile getiriyor:
«Ben insanların en az cinsî münâsebette bulunanlarındandım. Fakat Allah bana Kefît’i indirdi.
Kefît içinde et bulunan bir kapdı. (Ben ondan ye¬dikten sonra) istediğim her an kendimde cinsel güç buldum.» (M. K. Ummal 6/415)
– Salât ve selâm üzerine olsun – Allah’ın Resûlü’ne, görevini ifa edebilmesi için cinsel güç verildi. Sahabelerinin değerlendirmesine göre O’na otuz erkek gücü verildi. (Tecrit 1/170)
Böyle bir güç verildiği içindir ki ard arda nikâhı altındaki dokuz kadınıyla cinsî münâsebette bulunabi¬liyordu. (S. Nesai 6/54))
Burada yeri gelmişken ifade edelim. O, bütün in¬sanlığa örnek kılındığı için imanda, ibâdette, ahlâkta, adalette, feragatte, sabırda, cesarette ve pek çok yönde en üstün kılındığı gibi cinsellikle de en üstün kılınmış¬tır.
En üstün cinselliğe sahip kılınmasaydı ileri dere¬cede cinsel güce sahip olan insanlara örnek olamazdı.
Cinsellikte örnek olamayan bir peygamber ise evrensel ve ebedî önder olamazdı. Çünkü cinsellik insanlığın önemli bir yönüdür. Bu sebeple rahatlıkla şöyle söy¬leyebiliriz:
Hz. Adem’den Kıyamet Günü’ne kadar gelmiş ve gelecek bütün insanların en yüksek cinsel güce sahip kılınanı Hz. Muhammeddir.
O en yüksek cinsel güce sahip kılındığı gibi en üstün cinsel irâdeye de sahip kı¬lınmıştır.
Cinsel irâdesinin en büyük delili, eşlerinin seçimin¬de cinselliği değil, tebliğ ettiği dinin esaslarını örneklendirmeyi amaçlamasıdır.
x
2. HADİSLERDEN
Tecrid-i Sarih, Diyanet Terc. No: 192 ve Buhari, Gusül, 12: (Bir saatte 9 kadınla yatardı. Ama otuz kadın gücüne sahipti diye yazıyor);
Aynı hadis Nesai, Nikah, 6/53 ve İ. Canan, age., 16/69’da da geçiyor;
Buhari-Müslim Hadisleri, age., No: 179 (Bir saatte dokuz kadınla yattı);
Beyhakı, Süneni Kühra, 7/54 (Bir saatte 30-40 arası kadınla sevişebilirdi.);
Belazuri, Ensahü’l Eşraf, 2/102 (Bir saatte 40 ka¬dınla sevişebilir güce sahipti);
İbni Sad, 8/343 (Bir saatte 40 hanımla sevişebilir¬di);
Ahmet Zeyni Dahlan, Sireti Nebi, 2/251 (Bir saatte 11 kadınla yattı; fakat 30-40 kadınla sevişme gücüne sahipti)
Aynı ifadeyi hem Kadı bin İyad, eş’Şifcı, 1/85’te, hem Hindi, age., 8/259’da,
hem de Zübeyir bin Bekkar, el-Müntehab…, s.62’de şu şekilde aktarıyorlar:
“Cebrail gelip bana yiyecek bir şey verdi, ben de onu yedim; böylece ben gece işinde de öne geçtim.”
(Kurtubi, Nisa Suresi, ayet 54 tefsirinde, A. Razzak da, Musanna/, 7/506’da bunları söylüyor.)
x
SAYIN HAYRI BEY;
Ilgi ve alakaniza cok tesekkurler fakat ARIF Tekin beye ulasamadiginiz endisesindeyim.Kendi gayretlerinizle yaptiginiz arastirma icin inanin cok tesekkur ederim.Yanliz benim sorunum tahminlerinizden cok buyuk ve uzucu.Eger ben pazar gunu saat 12 ye kadar Muhammedin “Cebrail geldi bana birseyler yedirdi ve bende ondan sonra gece isinde one gectim” sozunu ispat edemezsem Kurani opup basima koydugum bir goruntuyu sitede yayinlamak zorundayim .Bu konuda seref ve namus sozu verdik.Bu yobazlarla Istanbul da bir kac kez bulustum ve beni cok iyi tanirlar ,verdigim sozu yerine getirecegimide bilirler.Bu assagida ARIF TEKIN hocamin verdigi hadisleri tek tek incelemisler ve bunu sitede yayinlayip ARIF beyi ve beni yalancilikla sucladilar.Mesela en altta yazan A.Razzak,Musanna 7/506 da ‘orucda agiz calkalamakla ilgili bir hadis var diye belgelerini ortaya koydular.Muhammedi 9-11 kadinla yatma gucuyle ilgili hadisleri onlarda biliyorlar ve inanin bos adam degiller, fakat beni yalancilikla ilgili sucladiklari konu “o cebrailin gelme konusu”,sizlere yalvariyorum beni bu yobazlarin elini opmeye mahkum etmeyin ,bu notumu ARIF bye iletirseniz yakindan ilgilenecegini ve bana bu hadislerin yazdigi kaynak goruntulerini gonderecegini umuyorum.Cunku ARIF hocamin durustlugunden eminim.
SAYGILARIMLA ( ne olur 2 gunum kaldi)
X
Sayin Hayri bey unuttugum icin ilave yapiyorum,gene ARIF hocamin (bu hocam kafini da ogretmenim manasinda kullaniyorum yanlis anlamayin) en assagida ki kaynaklarindan
Zübeyir bin Bekkar, el-Müntehab…, s. 62 dada anlatiliyor demesine ragmen Zubeyir bin bekarin boyle bir eseri dahi yok diye kafa buluyorlar.
X
Arif Dostum,
Önce sevgi sundum.
Bir genç okuyucum sizin kitabınızda verdiğiniz kaynaklara dayanarak iddiaya girişmiş.
İddiasını kanıtlayamazsa zor durumda kalacağını söylüyor ki haklıdır.
Bu genç arkadaşa Pazar gününe kadar yardımcı olmanızı rica ediyorum.
Benim verdiğim bilgiler yeterli gelmemiş.
Birazdan onu da göndereceğim…
Saygılar,
Hayri Balta, 13.2.2009,
x
Saygı değer HAYRI bey, öncelikle Kitapları karıştırdığım için özür dilerim. Konu KURANIN KOKENINDE değil, Muhammed ve Kurmaylarının Hanımları kitabında gediyor. Bende Arif hocamın bütün eserleri olduğu için karıştırmışım. Konu o kitabin 69 .sayfasında en üst bolümde yazıyor.
Gerçi kaynaklar aşağıda fakat adamlar benden ISPAT istiyorlar, bu hadisin gectiği sayfa görüntüsünü sizden alabilirsen inanın çok mutlu olurum. Arif hocamı da yakından ilgilendiren bu konu için ilgi ve alakanıza çok teşekkürler. Arif hocama hürmetlerimi iletin lütfen hiç merak etmesin bütün tartışma sitelerinde ARIF beyle ilgili söylenen bütün olumsuzluklara aslanlar gibi cevap veriyoruz.
Teşekkürler,
R. Reha Oraldağ, 12.2.2009
X
SAYIN HAYRI BEY;
Ilgi ve alakaniza cok tesekkurler fakat ARIF Tekin beye ulasamadiginiz endisesindeyim.Kendi gayretlerinizle yaptiginiz arastirma icin inanin cok tesekkur ederim.Yanliz benim sorunum tahminlerinizden cok buyuk ve uzucu.Eger ben pazar gunu saat 12 ye kadar Muhammedin “Cebrail geldi bana birseyler yedirdi ve bende ondan sonra gece isinde one gectim” sozunu ispat edemezsem Kurani opup basima koydugum bir goruntuyu sitede yayinlamak zorundayim .Bu konuda seref ve namus sozu verdik.Bu yobazlarla Istanbul da bir kac kez bulustum ve beni cok iyi tanirlar ,verdigim sozu yerine getirecegimide bilirler.Bu assagida ARIF TEKIN hocamin verdigi hadisleri tek tek incelemisler ve bunu sitede yayinlayip ARIF beyi ve beni yalancilikla sucladilar. Mesela en altta yazan A. Razzak, Musanna 7/506 da ‘orucda agiz calkalamakla ilgili bir hadis var diye belgelerini ortaya koydular. Muhammedi 9-11 kadinla yatma gucuyle ilgili hadisleri onlarda biliyorlar ve inanin bos adam degiller, fakat beni yalancilikla ilgili sucladiklari konu “o cebrailin gelme konusu”,sizlere yalvariyorum beni bu yobazlarin elini opmeye mahkum etmeyin ,bu notumu ARIF beye iletirseniz yakindan ilgilenecegini ve bana bu hadislerin yazdigi kaynak goruntulerini gonderecegini umuyorum.Cunku ARIF hocamin durustlugunden eminim.
SAYGILARIMLA ( ne olur 2 gunum kaldi)
X
Sayin Hayri bey unuttugum icin ilave yapiyorum,gene ARIF hocamin (bu hocam kafini da ogretmenim manasinda kullaniyorum yanlis anlamayin) en assagida ki kaynaklarindan
Zübeyir bin Bekkar, el-Müntehab…, s. 62 dada anlatiliyor demesine ragmen Zubeyir bin bekarin boyle bir eseri dahi yok diye kafa buluyorlar.
X
«Cebrail’e cinsî münâsebetteki za’fiyetimden şikâyet ettim. Ceb¬rail bana keşkek [herise] yemeği tavsiye etti.»
(İbn Adiy. Huzeyfe (R.A.) ve Ibn Abbâs’dan (R.A.);
Ukaylî, Câbir b. Sennure’den (R.A.);
îbn Hibbân «Zu’afâ»da Huzeyfe’den,
Ezdî «Zu’afâ>da Ebft Hûreyre’ elen (R.A.) rivayet etmişlerdir.)
Bu rivayet sa¬hih ise, bundan gayenin istirâhate hazırlık olduğu anlaşılır. Yâni burada şehvetin arttırılması isteniyor. Çünkü şehvet azlığı ünsiyetin azalmasına sebep olur.
X
Sayın R. Reha Oraldağ,
Önce sevgi…
Bu gerçeği bizzat Allah’ın Resûlü’nün kendisi şöy¬le dile getiriyor:
«Ben insanların en az cinsî münâsebette bulunanlarındandım. Fakat Allah bana Kefît’i indirdi.
Kefît içinde et bulunan bir kapdı. (Ben ondan ye¬dikten sonra) istediğim her an kendimde cinsel güç buldum.» (M. K. Ummal 6/415)
Burada (M. K. Ummal 6/415)’ten söz ediliyor. Bu hadis İlhan Arsel’in Şeriat ve Kadın kitabının (Kaynak Yayınları. Kasım 1988 1. Baskı) 292. sayfasında ve de Ali Rıza Demircan’ın İslam’a Göre Cinsel Hayat. 2. cilt. Eymen Yayınları. İstanbul 1985 s. 221’de geçiyor. Arif Tekin de bu ayetten söz etse gerektir.
DİKATİ ÇEKİYORUM: Sana kanıt olarak gösterdikleri “A. Razzak, Musanna 7/506 da ‘orucda agiz calkalamakla ilgili bir hadis var diye belgelerini ortaya koydular” hadisi ile (M. K. Ummal 6/415) hadisi arasında bil ilgi yok….
Burada oyuna gelmemeni öneririm.

Biri: (M. K. Ummal 6/415)
Biri de : (A. Razzak, Musanna 7/506)

Bu ikisi arasında bir ilişki var mı?
Sana (M. K. Ummal 6/415) numaralı hadisi göstermek zorundalar. Aksi takdirde iddiayı kaybetmiş sayılırlar… Aman heyecanlanıp da muhakeme yeteneğini yitirme…
“Zübeyir bin Bekkar, el-Müntehab…, s. 62 dada anlatılıyor demesine rağmen Zubeyir bin Bekarin böyle bir eseri dahi yok diye kafa buluyorlar.” Bu konu ayrı bir konu. Arif Hocayı bulunca sorarız.
Şimdilik sen Umman ve Rezzak konusunda ısrar et…

Sevgilerimle,
Hayri Balta, 13.2.2009
X
Değerli dost selam.
Maalesef ben şu an kitaplarımdan uzak bir yerdeyim.
O arkadaşımıza lütfen söyleyin ben ancak pazartesi onun istemine yanıt verebilirim. Şu an yanımda hiçbir kaynağım yok. Ama merak etmesin, bu konudaki kanıtlar hem çok, hem de İslam literatüründe kabul görmüş kalemlerden.
Umarım sağlığınız yerindedir.
İyi akşamlar, saygılar…
Arif Tekin, 13.2.2009
X
Sayin Hayri bey;
Inanin sizi rahatsiz ettigim icin cok ozur dilerim.Tekrar tekrar tesekkur ederim. Bana gondermis oldugunuz bilgiye (M. K 6/415 ) netten ulastim. Sizden bu bilgileri aldiktan sonra. Fakat oradada boyle bir bahis gecmiyor. Kafayi yiyecegim. Acaba ben mi okuyamiyorum. Linkini sizede vereyim lutfen siz de inceleyin.http://ardemircan.com/kitapIcerik.php?GO=262 ben sadece netten buna ulasabildim. Defalarca okudum ama sizin verdiginiz, daha dogrusu Ilhan hocanin verdigi kaynaktada bu bahis gecmiyor. Isterseniz bir de siz inceleyin belki benim gozumden kacmistir. Ayrica A. Razzak, Musanna 7/506 kaynagini yobazlar degil ARIF TEKIN BEY veriyor Muhammedin ve Kurmaylarinin Hanimlari kitabinin 69 sayfasinda en altta. Adamlar da bana bu kaynakta boyle birsey yok “orucluyken agiz calkalama ile ilgili konu var diyorlar. Ben onun haricindeki ARIF hocamin verdigi diger kaynaklari da verdim 2,3 tane daha var. Onlarda da yok diyorlar, Bende inaniyorum ki hadi bir hadiste yanlislik yapmis olsa (Arif bey) hepsinde yapacak hali yok ya. Onun icin ispata ihtiyacim var siz de hak verirsiniz ki ILHAN hoca, ARIF hoca ,Turhan dursun hoca gibi insanlarin kitaplarini kaynak diye gosteremem. Ne olur su an yurt disindayim ve bana artik yardim edecek sizden baska kimse yok sizin cevreniz genistir Arif beye ulasmaya calisin veya bana bu konuda kaynak verebilecek birilerini bulmaya yardim edin. Umutla sizden gelecek haberi bekliyorum. Ayrica ben de netten gece yarilarina kadar ariyorum.
SAYGILAR,
R. Reha Oraldağ, 13.2.2009
X
SAYIN HAYRI BILGEBALTA ABI;
Abi demek kabul ederseniz içimden geldi.Çünkü bu yaptığınız iyiliği insanin abisi yapmaz ,tekrar teşekkür eder ellerinizden öperim.Hayri abi aslında bilgilerin bir gün geç gelmesi çok daha iyi olacak.Çünkü sitede yapacağım Show katkısı olacak.Kaynakları bir gün sonra yayınlayacağım için bu yobazlar bana yarin öğleden sonra saldırmaya başlarlar.Bende onlara sunu söyleyeceğim.”aslında kaynaklar geldi de size KAPAK yaptırmam biraz uzun sürdü ” diyeceğim.:)Güzel ağabeycim Londra’dan bir isteğin bir arzun olursa basım üstüne elimden ne gelirse yaparım,hatta misafirim olursanız çok sevinirim.Londra da bir CAFE-RESTAURANTIM var sizleri ağırlamaktan onur duyarım.
ADRESIM.144 RUSH GEREEN road. ROMFORD -LONDON RM7 0QA TELEFONUM; 01708756909 BEKLIYORUM.
TEKRAR TESEKKURLER VE SAYGILAR.
R. Reha Oraldağ, 14.2.2009
X
SAYIN HAYRI ABICIM;
Ben, çaresizliğimden, tesadüfen de olsa kimlerle tanıştığımın farkına vardım.
Musa de ederseniz isminizi vererek, musade etmezseniz isminizi vermeden bu konulara tartıştığım sitede değinebilir miyim, izin verir misiniz.
Ve ayrıca bu konularda ilgili yeni gelişmeler olursa lütfen beni de bilgilendirin.
Çünkü ben bu sitede 3 yıldır konu açıp tartışıyorum. Sizler belki ülkenin geleceği için çok endişeli olabilirsiniz ama arkadan da hiç de küçümsenmeyecek bir Kemalistler ordusu da yetişiyor.
Bu yetiştirmeler inanın okullarda değil Kemalist düşünceye sahip evlerde oluyor. Veya ben öyle hayal ediyorum.
Sitemize son 1 yıldır dinleri terk eden veya sorgulayan yüzlerce genç dahil oldu.
Sizlerin ışığında ve göstereceği yolda, bizler de bu genç arkadaşlara yardımcı olalım ,diyorum.Ve saygılar sunuyorum.
R. Reha Oraldağ, 14.2.2009
x
From: hayri@bilgebalta.com
To: reha_oraldag@hotmail.co.uk
CC: fev27@mynet.com
Subject: Sitemiz için…
Date: Sat, 14 Feb 2009 18:20:30 +0200

UTANÇ
“OKUMAYA BAŞ KOYAN AFGAN KIZI”

Cumhuriyet gazetesinin Televizyon sayfası; 11.2.2009 tarihli sayısında CNBC-e’nin “Dünya Si¬neması” kuşağında “Utanç” adlı bir Afgan filminin ekrana geleceğini duyurdu.
Televizyon sayfasını hazırlayanlar bu filmi kaçırmayın diye öneriyordu. Çünkü böyle bir filmi izleyenin heykel bile olsa utanacağını söylüyordu.
Ne var ki film saat 22’de başlıyordu ve 22’de sağlığım nedeniyle benim yatma saatim idi. Buna karşı filmin bir saatlik bölümü zor da olsa izleyebildim. Film de Afganlı öğrenci çocuklar;Talibancılık oynuyorlar, okumak için direnen yedi sekiz yaşlarındaki bir Afgan kızını “Sen okuyamazsın, kızlar okuyamaz, okursa kafir olurlar!” diye açtıkları bir çukura gömüyorlar; ellerine taş alarak recm cezası uygulamak istiyorlardı.
Kalbimin ağrısına daha fazla dayanamadım ve doğruca yatağa koştum…
Televizyon sayfasını hazırlayanlar aynen şöyle diyorlar:
“Film, Afganistan’da, Taliban’ın 5. yüz¬yıldan kalma Buda heykellerini yok etti¬ği yerde geçiyor ve okula gitmeye çalışan küçük bir kızın yaşadıklarını anlatıyor.
Annesi Baktay’ı küçük kardeşine göz ku¬lak olmakla görevlendirip çalışmaya gider ama küçük kız Baktay, komşu çocuğu. Abbas’a özenip, okula gitmeye karar verir.
Ne var ki Baktay’ın önünde pek çok engel bu¬lunmaktadır. Kız okulunun yerini bul-ması ve ellerinde taşlar ve sopalarla “Talibancılık” oynayan ve onun “kafir” ol¬duğunu söyleyip taşlamaya kalkan oğlan çocuklarından kurtulması gerekecektir.
Filmin yönetmeni, babasının “Bir hey¬kel bile bütün bu şiddetten, insafsızlık¬tan ve bunların getirdiği çöküşten uta¬nırdı” sözlerinden yola çıkarak “UTANÇ”ı çekiyor ve söz konusu bu utanca neden olan dünyayı, insanlığı 6 yaşındaki bir ço¬cuğun gözünden sorguluyor. Kaçırmayın!”
Olanak bulursanız; bu filmin DVCD’sini alarak izleyebilirsiniz.
Bilindiği gibi Afganistan’da ki mollalar ve bu mollaların öğrencileri Talibanlar İslam’ı harfi harfine uyguladıkları savındalar.
İslam’ı uygularken kendilerine Kuran’ı ve Hadis kitaplarını referans ve kaynak olarak alıyorlar. Ve kendilerinin da Allah’ın yolunda kafirlerle cihat ettiklerini sanıyorlar…
Bu kitapları kaynak alırlarken de akıl ve bilim yoluna baş vurmuyorlar. Allah’ın emri, Peygamberin kavli (sözü) diye tıpı tıpına uyguluyorlar. Çünkü geçmiş ve gelecek kitaplarında var. Bunun dışına çıkanlar ise kâfir oluyorlar.
Filmin başında; puta bakmak günah diye 700 yıl önce yapılmış Buda heykellerini topa tutuyorlar.
Bunlar ayrıca televizyon izlemeyi de yasaklıyorlar. Batı dünyasının icad ettiği televizyona bakmayı bile günah sayıyorlar…
Yasaklamalarının nedeni şudur bana göre: Çünkü televizyon; batı dünyasını da doğu dünyasını da gözler önüne seriyor. Batı dünyasının evlerini, sokaklarını, caddelerini, parklarını, mezarlıklarını gösteriyor. Bunları görenler bir bir de kendi dünyalarının evlerini, sokaklarını, caddelerini, parklarını, mezarlıklarını görünce aradaki çelişkinin ayrımına varıyorlar.
Bu nedenle de fırsatını bulur bulmaz batı dünyasına kaçıyorlar. Bu kaçısı önlemek isteyen mollalar da “Televizyon izlemeyi günah sayıyorlar!”
Siz hiç Batı’dan doğuya kaçanları gördünüz mü? Ama doğudan batıya kaçanları ve bu kaçakların Akdeniz’de ve çevresinde boğulduklarını hemen hemen her hafta okuyoruz.
İslam dünyası hiç boşuna kendini kandırmasın; bir yanda yaşadığımız Dünyayı Cennet’e; diğer yanda da Cehennem’e çeviren bir uygarlık var.
Bizim devrim yapan Partimiz CHP’de laiklik ilkesine sarılacağına türban diye, çarşaf diye Kuran kursu açılımı diye İslamcılarla yarışıyorlar. Bu yarışın sonunda halifeliğin de, saltanatın da gündeme geleceğini bilmiyorlar.
Çünkü İslam demokrasi ile yaşamaz. İslam; saltanatla (padişahlıkla, krallıkla…), halifelikle yaşar…
Laiklik dururken İslam’a özenenlere bu filmin DVCD’sini izlemelerini öneririm.
Bir Afgan filmi daha var. Onun da adı KANDAHAR. Bunun da DVCD’si kasetçilerde satılmaktadır.
Bu iki filmi izlerseniz kendimize şu soruyu sormadan edemeyeceksiniz. İslam bu mu? Yoksa İslam’ı Mollalar, Talibanlar mı bu duruma getirdi?…
Aman diyorum; şu laiklikten ödün vermeyelim…
Laikliğin değerini bilelim…
Hayri Balta, 14.2.2009
X
SAYIN HAYRI ABICIM;
Ben, çaresizliğimden, tesadüfen de olsa kimlerle tanıştığımın farkına vardım.
Müsaade ederseniz isminizi vererek, müsaade etmezseniz isminizi vermeden bu konulara tartıştığım sitede değinebilir miyim, izin verir misiniz.
Ve ayrıca bu konularda ilgili yeni gelişmeler olursa lütfen beni de bilgilendirin.
Çünkü ben bu sitede 3 yıldır konu açıp tartışıyorum. Sizler belki ülkenin geleceği için çok endişeli olabilirsiniz ama arkadan da hiç de küçümsenmeyecek bir Kemalistler ordusu da yetişiyor.
Bu yetiştirmeler inanın okullarda değil Kemalist düşünceye sahip evlerde oluyor. Veya ben öyle hayal ediyorum.
Sitemize son 1 yıldır dinleri terk eden veya sorgulayan yüzlerce genç dahil oldu.
Sizlerin ışığında ve göstereceği yolda, bizler de bu genç arkadaşlara yardımcı olalım, diyorum.Ve saygılar sunuyorum.
R. Reha Oraldağ, 14.2.2009
+
R. Reha Oraldağ,
Önce sevgi…
İletin beni sevindirdi.

Bilmem www.bilgebalta.com adresli Site’me girdin mi?
Oradaki şu satırlar dikkatini çekti mi?

TABULARA, TALANA, YALANA BALTA diyor. Bu Site’mizin LOGO’DUR…
Bunun yanında bir de
bir bitki tohumu gösteriliyor ki bu da Site’mizin AMPLEMİ’DİR.

“IRKÇILIĞA, SÖMÜRÜYE, ŞERİATA HAYIR!..” deniyor ki bu da Sitemizin SLOGANIDIR…

Bunun yanında: Sitenin sorumlusu: “Av. Hayri BALTA” deniyor.
Adres olarak e-posta: hayri@bilgebalta.com adresi veriyor ve arkasından da site adresi veriliyor: Site adresi: www.bilgebalta.com

Bütün bunlar gösteriyor ki bizim saklımız gizlimiz yok.
Bu nedenle siz de Gerek site adresimizden ve gerekse benden, adımı gizlemeden, istediğin gibi bilgi verebilirsin; bunda herhangi bir sakınca yok…

Genel konulardaki yazılarımda kullanırım Hayri Balta adını.
Yalnız dinsel konularda ise kullanırım Eren Bilge mahlasını…

Şu an ben 77’inin içindeyim.
Başta kalp yetmezliği olmak üzere 7’yi aşkın hastalık çekmekteyim. .

Geçirdiğim kalp krizleri sonucu kalbime pil takılı…
Kalp, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi ağır rahatsızlıklar peşime takıldı.
Bunların içinde bana en zor geleni kalp hastalığından doğma nefes darlığı…
Ve bu hastalıklar tam 18 yıldır bir levha gibi boynuma asıldı.

Tam, 68 yıldır yazarım.
Çok azdır, okuyanım…

Çünkü görüşlerimle, düşüncelerimle ezber bozarım.
Bu nedenle çoğu zaman da, ben yazar, ben okurum…
Görüşlerimden ötürü kimse bana yaklaşamaz,
Yeniden doğduğumdan bu yana
Yalnız yaşarım…
+
e-posta adresini adres listeme aldım.
Bundan böyle yazdığım yazılardan yollarım.

Bir de şu özelliğim vardır.
GÖNDERİLEN ÖZEL VE GENEL İLETİLER SİTEMİZ YANINDA KİTAPLARIMA ALINABİLİR…
Özellikle bu durumu tartışacağın arkadaşlara bildir.
O arkadaşlarının yazacakları Sitemiz’in Mektuplar ya da SSS (Sevenler, Soranlar, Sövenler) bölümüne girecektir.
Bundan amaç tartışmamızın, görüşlerimizin okuyucularımıza iletilmesidir.
Varsa, onların da tartışmamıza katılarak görüşlerinizi bildirmesidir.

Yeri gelmişken şu da bildirir:
Bizimle ilişki kuran kişi “Ölü” ise “Dirilir”

Bu gün için bu kadarı ile yetinelim.
Arkasını bundan sonra yazışmalarda dile getirelim.

Şimdi kal sağlıcakla,
Sevgiler sana,
Av. Hayri Balta, 15.2.2009
X
Saygı değer Hayri ağabeycim;
Arif Tekin hocam bu gün beni unutur mu acaba? Hatırlatma sansınız varsa rica edecektim.
Saygılar,
R. Reha Oraldağ, 16.2.2009
+
Sayın R. Reha Oraldağ,
Önce sevgi…

Arif Tekin “ÖLÜ” değil “DİRİ”dir.
Söz vermişse,
Sözünü yerine getirir.
Çünkü; sözünün eri biridir.

Ne mutlu sana,
Arif Tekin gibi var arkanda…

Şimdi kal sağlıcakla,
Sevgiler sana,
Av. Hayri Balta, 16.2.2009
X
Yalınız Kur’an baştan sona kadar hep hiç iken kalkıp sanki hiçbir şey yok da böyle konular üzerinde iddiaya girmek de makul bir şey değildir.
+
Sayın Oraldağ,
Önce sevgi.
Arif Tekin’den beklediğimiz yanıt geldi.

Daha ne söylesin…
İnanmayan gösterdiği kaynaklara gitsin.

Sen, zaten başından beri Arif Tekin’i göstermişsin kaynak olarak.
İşte arif Tekin de yeniden gösteriyor sana kaynak.

Hiç tartışmaya girmene gerek yok.
Bu konuda Arif Tekin de kaynak çok…

Şimdi kal sağlıcakla,
Sevgiler yeniden sana.

Av. Hayri Balta, 16.2.2009
x
Hayri bey,
Selam…
Ben şu an İstanbul’dayım. İşlerim var. Ben o konuyla ilgili yeni bir araştırma yapamam; ancak ilgili bölümde kitabımda dipnotlar var..
Yine hatırlatayım kısaca:
1. Muhammed’e 10 yıllık hizmet yapan/yaverlik yapan Enes bin Malik anlatıyor..
“Muhammed 1 saatte 10 hanımını dolaşır onların işlerini bitirirdi (sexi kasdediyor)
Biz sahabeler kendi aramızda şunu diyorduk:
O, 30 kadını da bir saatte devirir, o kadar güçlüdür!” diyor..
Bu ifade başta Diyanet’in tercüme ettiği Tecrid-i sarih no; 192 de var..
Bir de Buhari Gusül, 12.
Nesai 6/53,
Prof Dr. İbrahim Canan, kütüb-i Sitte, 16/69.
Buhari ve Müslim birlikte almışlar: Mercan,179..
Beyhakı, Sünen-i Kübra 7/54.
Belazuri, Ensab…, 2/102..
İbni Sad, Tabakat, 8/343,
Ahmed Zeyni Dahlan, Sire, 2/251.
Kadı b. İyad, Şifa, 1/85 ve Hindi, Kenz, 8/259 gibi…

Ayrıca Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506 da aynen şunu diyor: “Muhammed diyor ki, Cebrail bana bir şey getirip yedirdi, ondan sonra ben sexte çok acayip oldum…”
Aynı sözleri Zübeyir b. Bekkar da aktarıyor…
Ben bir şeyi ele alıyorsam, %100 önce emin olmalıyız.
Yani çamur atmak için ben bir şey yazmıyorum..
Zamanım uygunsa ben bu konuda çok kaynak söyleyebilirim…
Neyse selam ve saygılar…
Arif Tekin, 16.2.2009
X
SAYIN HAYRI ABIM;
Önce saygılar sunar, o ölüyü dirilten ellerinden öperim.
77 yasında bir canlı tarih olan sizler. bizlere çok lazımsınız. Onun içindir ki, kendinize, bizler için de iyi bakmanız lazım.
İnan güzel ağabeycim Ingilterede ,arabanın kontak deliğini bulamayan 85-90 yasında insanlar araba kullanıyorlar,dünyayı geziyorlar.Size moral vermek acısından değil, gerçekleri söylüyorum.
Sıhhatinizle ilgili güzel haberleri,sitenizden takip edeceğim. Lütfen kendinize iye bakın ve bizi, sizlerden mahrum etmeyin.
Dürüstlüğünden zerre kadar şüphe etmediğim ARIF TEKIN beyden gelen habere çok sevindim ama size daha evvel bahsetmiştim, bu adamlar boş adam değiller (gerçi kafaları bomboş ama) Arif hocamın bu verdiği kaynakları ben, onun kitabındaki dip notlardan alıp onlara verdim, araştırın gerçekleri görün dedim.
ARIF TEKIN beyin verdiği bu kaynağı onlara verdim. Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506 da aynen şunu diyor: “Muhammed diyor ki, Cebrail bana bir şey getirip yedirdi, ondan sonra ben sexte çok acayip oldum…”
Fakat adamlar bana yalan söylüyorsunuz bu Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506 da oruçta ağız\çalkalamakla ilgili bir hadis var deyip, bir kitabin fotosunu gönderdiler. İste bana simdi onların yalanını çıkartmam için bu konunun geçtiği kitap sayfasının görüntüleri lazım.
Bana el-Musannaf 7/506 da böyle bir şey yok diyenlere nasıl gidin bu kaynağa bakin diyebilirim, benim kanıt göstermem lazım. Eğer bu yazımı ARIF hocama iletirseniz bunun görüntülerini de göndereceğinden eminim, sizleri sıktığımın farkındayım ama ne yapayım ,bana yardımcı olacak sizlerden başka kimsem yok, bu meselenin benim olduğu kadar, ARIF hocam içinde bir onur meselesi olduğunu düşünüyor, saygılar sunuyorum
X
Sayın Oraldağ,
Önce sevgi…

Arif hocamız, kitabında 10’dan çok kaynak veriyor.
Bunların 9’u doğru; buna bir şey demiyor.
Ancak A. Abdurrazzak’ın Musannaf’taki 7/506 deki kaynakta Arif Tekin’in söylediği gibi değil diyor.
A. Abdurrazak’ın Musannaf’ındaki 7/506 sayısında bir yanlışlık olabilir.
Böyle bir yanlışlık aydınların başına her zaman gelebilir.
Buna bakıp düzeltmek de zor bir iş değildir.
Buna bakıp düzeltmek Arif Hocamız için zor bir iş değildir.

Arif Tekin’in gösterdiği diğer kaynaklarda sorun yok.
Musannaf, 7/506’a bakarak yanlışı bulmanın zoru yok.

Arif Hocamızdan rica ediyorum,
Bir zahmet yalnız bu konuya bakarak yanlışlık nereden kaynaklanmış bunu bize bildir diyorum.
İşte yanlışlığın olduğu bölüm.
“”ARIF TEKIN beyin verdiği bu kaynağı onlara verdim. Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506 da aynen şunu diyor: “Muhammed diyor ki, Cebrail bana bir şey getirip yedirdi, ondan sonra ben sexte çok acayip oldum…”
Fakat adamlar bana yalan söylüyorsunuz bu Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506 da oruçta ağız\çalkalamakla ilgili bir hadis var deyip, bir kitabin fotosunu gönderdiler. İste bana simdi onların yalanını çıkartmam için bu konunun geçtiği kitap sayfasının görüntüleri lazım.””
Bu kaynağa bakarak doğrusunu bulmak çok zaman almaz diyorum.
Sayın Oraldağ, şu senin Sitenin adresini bana bildirirseniz sevinirim.
Şimdi sana sağlıcakla kal derim…
Av. Hayri Balta, 17.2.2009
X
Saygı değer Hayri ağabey;
Benim tartışma yaptığım site TURKFORUM, din rehberi ve tartışma bolumu.
Arif hocamın verdiği 10 kaynakta yanlış demiyorlar.Bunların birçoğunda , Muhammedcin yok 9 kadınla yatmış, yok 11 kadınla yatmış olayını kabul ediyorlar.
Bir tek “cebrail gelip bana birsey yedirdi bende sex yaşamımda öne geçtim ” lafının asilsiz ve yalan olduğunu söylüyorlar.
Arif hocam da bu konunun el-Musannaf 7/506 ta gectigini söylüyor. Fakat “yalan söylüyorsunuz böyle birsek yok” diyorlar.
Ben de bu kaynağa ulaşamadığım için sizden yardim talep ettim.
Muhammedin böyle bir sözü yok siz uyduruyorsunuz diye bana ve dolayısıyla ARIF hocama saldırıyorlar.
Eğer bu kaynağı Arif hocam bulamazsa, benim, onun dürüstlüğü ile ilgili hiçbir düşüncem değişmez…
Farkındayım çok basınızı ağrıttım, ellerinizden öpüyor ve saygılarımı sunuyorum.
R.Reha Oraldağ, 17.2.2009
X
Saygıdeğer Hayri Balta abim;
Göndermiş olduğun yorumlar için çok teşekkür ederim, inan çok isime yarıyor. Ayrıca turk forum sitesinde de elimden geldiği kadar sitenizin reklamını yapıyor ve arkadaşlara iletiyorum bilginiz olsun.
Değerli büyüğüm senden son kez rica ediyorum bu isteğimi ARIF hocama iletircisin. (Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506 ) kaynağının sayfa görüntülerini bana aktarabilir mi?
Adamlar beni laflarıyla perişan ediyorlar, inan geceleri uyuyamıyorum, buğun gelecek yarin gelecek diye adamları oyalamaktan telef oldum.
Sabah kalktığım zaman ilk isim umutla e-mail lerime bakmak, eğer değerli hocam bu kaynağı bulamıyorsa lütfen bana bu kitabin yayın evini versin, ben Istan bulda bir arkadaşımdan rica edeyim, buldurtayım.
Çocuklarımın okul problemi olmasa inan kendim Türkiye’ye gidip arayacağım. Çok zor durumdayım,rica ediyorum bu yazımı son kez ARIF hocama ulaştır.
Saygılarımla,
R. Reha Oraldağ, 23.2.2009
X
Sayın Oraldağ,
Önce sevgi…

“Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf’ta, 7/506” kaynağında bir rakam hatası vardır. Eğer kaynak doğru olsaydı şimdiye değin sana aktarması gerekirdi. Demek ki ortada bir yanlışlık var. Böyle de olsa doğrusu şu cilt ve şu numaralı hadistedir denmeli idi…
“cebrail gelip bana birsey yedirdi bende sex yaşamımda öne geçtim”; hadisi, 7/506’da değil de falan cildin falanca hadisinde dile getirilmektedir demeliydi.
Şimdiye değin bu konuda bir açıklama getirmemiş olmasına bir anlam veremiyorum. Çünkü bu konuya açıklık getirmesi bir aydın olmasının borcu gereği idi.
Siz Arif Hocamızın kaynağına güvenmiş bir iddiaya girmişsiniz.
Onlar da diyorlar ki “el-Musannaf’ta, 7/506’da öyle bir hadis yok.
Bu takdirde bu kaynağın nerede olduğunu bildirmek bize düşer. Eğer böyle bir hadis olmasa idi Arif hocamız dile getirmezdi, kaynak göstermezdi. Ne var ki Arif hocamızın bu suskunluna bir anlam veremiyorum.
Bu günlerde bir rahatsızlık geçiriyorum. Hiç gücüm yok. Şekerim düzensiz; o da kalbe vuruyor ve beni yıkıyor.
Buna karşın Ankara’daki kitapçılardan bir arkadaş vasıtasıyla “Abdurrazak kendi meşhur kitabı el-Musannaf”ı araştırdım. Ankara’daki kitapçılarda yok. Hacıbayram’daki kitapçılara baktırdım, onlarda da yok. Ancak Hacıbayramdaki kitapçılar şu bilgiyi vermişler arkadaşa: “Bu kitap Lübnan’da basılmıştır. WWW.İRSAD.COM adresli siteye girip araştırsanız bulabilirsiniz…” demişler.
Ben siteye girdim, bulamadım. Bir de siz girip araştırınız.
Bunun yanında İstanbul’dan bir arkadaşınız vasıtasıyla araştırma yapabilirsiniz. Ayrıca ben de bu halsizliğimle kendi kaynaklarıma bakarak araştırma yapıyorum. Bulduğumda size bildireceğim.
Son olarak şunu belirteyim. Sözünü ettiğin Turk Forum adresini araştırmama karşın bulamıyorum. Şu sitenizin açık adresini bana bildirebilir misiniz?
Bu yazımın bir örneği Arif hocamıza gönderilmiştir.
Bilginiz olsun…
Sevgilerimle,
Eren Bilge, 25.2.2009
X
Değerli büyüğüm;
Saygılar sunar ellerinden öperim.
Umul ediyorum sağlık ve sih atinizde olumlu gelişmeler olmuştur.
Hayri ağabeycim benim tartışmam bitmedi ve tam gaz devam ediyor.
Konuya bu sitenin duayenleri (yobaz) de dahil oldu ve bana sataşmak adına her gün konuyu gündeme getiriyorlar. Ne yapacağımı sasırdım, Arif hocamdan da bir yanıt gelmek, inan çok çaresiz kaldım ve en son yayınlanan yazıyı sizle paylaşmak istedim. .
Lütfen bu yazımı hocama iletirseniz çok sevinirim. Çünkü artik kaynaklara ulaşamıyoruz lafı bitti, böyle bir eser dahi yoka geldi, yazıyı okursanız içinde göreceksiniz…
Selam ve saygılar.
Reha Oraldağ, 2.4.2009
+
SON BOLUMDEKI SORU CEVAP KISMINA DIKKAT LUTFEN.
BU yok dedikleri KAYNAKLARI veren ARIF TEKIN hocamın lütfen cevabini olumlu veya olumsuz bekliyorum.
Bilineceği üzere hadisler İslam dinin birincil derecede kaynaklarından ikincisi olan sünnetin yazılı biçimidirler. Bu hadislerin sahih olanları ittifakla sahabe, tabiun, imamlar ve tüm mezheplerce (sapık mezhepler de dahil) dinen bağlayıcıdır.
İşte bu nedenle tarih boyu kendi düşüncelerini, amaçlarını meşru saydırmak için hadis uydurma faaliyeti olmuştur.
Bizler Müslüman olarak biliyoruz ki; ne Allah’ın kendisi (zatı), ne de dini kendimiz tanımlayamayız. Tersine Her ikisini de din tanımlar. Yani Allah nasıl olduğunu vahiy (Peygamberi) aracılığıyla bize kendi tanımlar. Yine din kendi yapısını, emir ve yasaklarını aynı şekilde kendi tanımlar.
Bence Tanrı şöyledir veya şöyle olmalıdır, ya da din şöyle olmalı veya böyle olması mantıklıdır sözlerinin hiçbir değeri olamaz. Bu tanımlar gerçek din değil, kişilerin kendi kafasında oluşturduğu dindir.
Konumuza dönersek uydurma hadislerin arka planında böylesi bir yaklaşım da vardır. Rical kitaplarında, sorgulanan bir hadis uydurmacısı ile şöyle bir diyalog aktarılır.
Bir Sufinin hadis uydurduğu tespit edilir ve kendisine bunu neden yaptığı sorulur. Adam, sanki dinin altına dinamit koyan biri değilmişçesine gayet pişkince, faydalı bir iş yaptığını iddia eder. Derler ki,
“Hz.Peygamber’in aleyhine hadis uydurmanın kişiyi cehenneme sokacağını bilmiyor musun? ki bu mütevatir (rivayeti Kur’an gibi nakledilen) bir hadis olarak nakledilmiştir!”
Adam gayet pişkin; “Ben aleyhine değil lehine uyduruyorum!” der. İşte bunun nedeni kişilerin kendisini dine uydurmak yerine dini kafalarındaki şablona, kategoriye oturtma sevdasıdır.
İşte aklı evvellerden biri de zamanında aşağıdaki rivayeti uydurmuş. Ben de internet ortamında çok gezen bu rivayeti, geçtiği kaynakları ve sıhhat durumunu aşağıda değerlendiriyorum.
Bunu yaparken okuyanın sabrını da düşündüğümden burada; konuyu ana hatlarıyla anlaşılır bir şekilde vermeyi, rivayetlerin ayrıntısını (tam metni) ise ekte word dökümanı olarak vermeyi uygun buldum.
Bazen Hz.Peygamber’e Cebrail’in getirdiği bir şey veya yiyecek olarak bazen Hz.Peygamber’in bana verildi diyerek anlattığı söylenen iki rivayet ten söz edilir: el-Kefit ve el-Herîse. Bunlardan ikincisinin bırakın uydurmalığı, mesnedi dahi olmadığından uydurma hadisler listesinde yerini almıştır.
Diğerine gelince bu rivayeti daha önce duymuş fakat araştırmamıştım. Forumda tartışmaya neden olduğunu görünce arkadaşlarımın talebi üzerine inceledim ve ısrarlı talepler üzerine bu yazıyı böyle bir konu açarak ekliyorum. Umarım tartışmayı alevlendirmek yerine düzeyli, kaliteli bir tartışma yapmak açısından faydalı olur.
Tartışılan konuyu iki başlıkta ele alalım:
a) Hz. Peygamber’e şu kadar cima kuvveti verildiğine dair rivayetler
b) Hz. Peygamber’e bir şey verilmesinden sonra şu kadar cima kuvveti kazandığına dair rivayetler
Birinciye dair rivayet için verilen referans şuydu:
Zubeyir bin Bekkar,el-Muntehab s:62
Kurtubi, Nisa suresi ayet 54 tefsirinde
A.Razzak,Musannaf 7/506
Birinci kaynağı (Zübeyr b. Bekkâr, el-Muntehab) aradım bulamayınca, bu şahıs üzerine doktora çalışması yapmış bir akademisyenin makalesine baş vurdum. Çünkü Muntehab, aynı zamanda özel bir metotla kitap özeti anlamına da gelmektedir.
Bu makalede hem Zübeyr b. Bekkâr’ın ilmi hayatı tepit edilmiş hem de basılmış/basılmamış toplam 38 eseri (ki beş tanesi tartışmalıdır) tespit edilmiştir.
Ancak Zübeyr b. Bekkâr’ın, el-Muntehab diye bir eseri söz konusu değildir. Onun böyle bir eseri ilmi literatüre göre yoktur.
İkinci kaynağa (Kurtubî’nin Tefsirine/Nisa 54) gelince bahsedilen kısmı birkaç kez okumama rağmen böyle bir rivayet bulamadım. Yani burada da yoktur.
Üçüncü kaynağa (Abdurrezzak, el-Musannef) gelirsek: Burada daha önce söylediklerimi tekrarlayayım: Bir defa referans verme şekli yanlış ve yanıltıcı. Öncelikle konularına göre tasnif edilmiş kaynaklarda verilecekse önce cilt, sonra konu ismi, sonra varsa rivayet numarası (yoksa sayfa numarası verilir.)
Ben de doğru algılamam üzere 7.cild 506 nolu rivayeti aradım. Tabi bulamadım, belki ümidiyle 206, 306, 406, 606 vb diğerlerini de taradım ama nafile.
Bulamayınca foruma bu duruma dair bir mesaj yazdım. Ancak daha sonra başka bir sebeple esere el attığımda belki bunlar yanlış bir şekilde sayfa vermiş olabilir deyip bakınca kendimi bu günlere ulaşan bir tartışmanın içinde buldum.
Şimdi özelden mesajlarla sürekli sorulan ve tartışmaya neden olan rivayetleri aşağıda özet olarak değerlendiriyorum. Rivayetleri benzerleriyle birlikte okumak isteyen ekten okuyabilir:
SORU: Aşağıdaki rivayetin değerlendirir misin?
“Cebrail gelip bana yiyecek bir şeyler verdi, bende onu yedim, böylece gece işinde de öne geçtim”
Tam metin olarak ele alırsak, Abdurrezzak, el-Musannef’de böyle bir rivayet yoktur.
Abdurrezzak’da buna en yakın veya benzeyen rivayet şöyledir: 14052. Abdurrezzak -> İbn Cüreyc yoluyla Enes b. Mâlik: Nebî (sav) şöyle demiştir: “Bana el-Kefît verildi”. Nebî (sav)’e, “el-Kefît nedir?” diye soruldu. Şöyle [cevap verdi] dedi: “cimâ’da 30 adam gücüdür.” Onun dokuz hanımı vardı ve bir gecede tümünü dolaşırdı. İbn Cüreyc: Süleyman b. Musa’ya, Nebî (sav)’in hanımları için odalarında, namaz kılmalarına ruhsatları yok muydu diye sordum, bana kılmadıkları söylendi dedi.
Bu rivayet de uydurma bir rivayettir. Yani buradan anlaşılan; “bir şey yedim”, veya “öne geçtim” diye bir rivayet yoktur, “bana verildi” diye olan rivayet de uydurmadır.
Daha sonra soru soranla ilgisi olmaksızın ben bir de diğer kaynakları tarayayım dedim ve şu sonuçlara ulaştım:
1- İçerisinde el-kefît ve benzeri şeyler geçen tüm rivayetler uydurmadır. Bu rivayette bir kaynak da İbn Sa’d’ın Tabakât’ıdır. Ancak ondaki bu rivayetlerin tamamı uydurmadır. Zaten diğer kaynaklar da (Kenzu’l-Ummâl gibi) çoğunlukla İbn Sa’d’dan almışlardır.
Tek istisna hariç hepsi uydurmadır. Bunun tek istisnası el-Heysemî, Mecma’u’z-Zevâid, IV, 537, hadis no: 7553’dür. Bu da aşırı zayıf bir rivayettir:
Câbir[ra]’dan nakledildiğine göre şöyle dedi: “Rasûlullah’a el-Kefît verildi.” [hadisin ravisi diyor ki:] el-Hasen [u’l-Basrî’ye], “el-Kefît nedir?” dedim. “Cimâ kuvveti.” dedi.
Rivayete bakılırsa konuşan sahabi ve Hz.Peygamber’den bir şey nakletmeyip sadece fikrini söylüyor. Rivayette geçen el-kefît kelimesini sahabeden duyan, tabiinden Hasan el-Basrî’ye sonraki ravi soruyor, tabi olan Hasan el-Basrî de cevap veriyor. Bu tür rivayetlere teknik anlamda (mevkuf) hadis dense de bunlar haberdir. Bağlayıcılık bir yana, el-Kefît’in cimâ anlamına gelmesinden başka hiç bir değer ifade etmezler.
2- İçerisinde yukarıdaki olmaksızın sadece Hz. Peygamber’e şu kadar cima kuvveti verildiğine dair rivayetler geçen tüm rivayetlerin en iyi durumda olanı çok zayıftır. Ancak burada da şöyle bir durum var. Bu ifade içeren tüm rivayetlerde konuşan kişi Hz.Peygamber değildir. Yani Hz.Peygamber’den “bana verildi” şeklinde rivayetlerin tamamı uydurmadır.
Konuşan ya fikir beyan eden olarak sahabedir veya tabiindir. Rivayette konuşan kişi, sahabe olursa durumu yukarda bahsettiğimiz gibi hadis değil de haber hükmünde olup değer ifade etmez.
3- el-kefît nedir peki? Kenzu’l-Ummâl’de kitabın yazarının da rivayetin arasında açıklama yaptığı bu kelimeyi açıklayanlar İbnu’l-Esir’e dayanmaktadırlar. Yani İbnu’l-Esir’in, hadislerdeki bilinmeyen garip kelime ve kavramlar üzerine yazdığı meşhur bir eser olan en-Nihâye fî Ğarîbi’l-Hadîs adlı eserine.
Bakalım orda ne deniyor:
“elinde tutmak”, “elde tutmak”,
“elbiseleri elle bir arada tutmak”,
“cimâ kuvveti”,
el-kifât olursa Mürselât 25’deki gibi “toplayan”, el-kift olursa “küçük miktarda bir şey” el-keft olursa “küçük miktar” veya “kırılacak şey” (Ayrıntı için eke bakın)
Yani yenecek bir şey anlamı yok. Kelimeyi bu anlamda kullanan yazarlar ya yorumlamayla bunu yapıyor veya başka bir kaynağa dayanıyorlar fakat hatalı referans veriyorlar.
SONUÇ:
Tartışmaya konu olan rivayet: ” Cebrail gelip bana yiyecek birseyler verdi, bende onu yedim, boylece gece isinde de one gectim”
Zubeyir bin Bekkar, el-Muntehab s:62
Kurtubi,Nisa suresi ayet 54 tefsirinde
A.Razzak,Musannaf 7/506.
SORU 1: Yukarıdaki rivayet verilen kaynaklarda geçmekte midir?:
a) Birinci kaynak uydurma bir kaynaktır, böyle bir eser yoktur.
b) İkinci kaynakta bahsedilen veya benzeri bir rivayet yoktur.
c) Üçüncü kaynakta referans yanlış ama referansı düzeltsek bile böyle bir rivayet yoktur.
CEVAP: HAYIR
SORU 2: Yukarıdakine benzeyen söylenti nitelikli rivayetlerin durumu nedir?:
İçinde nesne anlamında “Cebrail bana bir şey getirdi”, “bana verildi”, “yedim”, “cimâda/gece işinde öne geçtim”, “şu kadar adam gücü verildi” ve benzeri ifadeler geçen tüm rivayetler uydurmadır.
Hiç birinin ne ilmi ne de edebi bir değeri yoktur.
CEVAP: UYDURMADIR
(Uydurma olarak geçtiği yerlere bakmak için ekteki dosyaya müracaat)
Hoşça kalın.
X
Değerli büyüğüm, teşekkür eder ellerinden öperim.
Arif hocama da çok selamlar ve teşekkürler.
Kitabinin reklâm ve görüntüleri sitemizde havalarda uçuyor,
TV ye reklâm verse adini bu kadar duyuramazdı…
Saygılar,
Reha Oraldağ, 22.5.2009
X

Sayın Reha,
Önce sevgi, selam sana…

Bana sözünü ettiğin site adresin ile telefon numaranı verirseniz sevinirim.

Senin e-mail adresini Arif Hoca’ya verdim.
Seni aramasını, aradığın takdirde sevineceğini söyledim.

Verdiğin telefon numarası ile sana ulaşamıyorum…
Nedeni de bilemiyorum.

Şimdi kal sağlıcakla,
Yeniden saygılar, sevgiler sana…
Eren Bilge Balta, 23.5.2009
X
REHA
1) Şehvet Gücü Bakımından «Üstün» Bulunduğunu ve Güzel Kadına Düşkün olduğunu Bizzat Kendi Ağzıyla Söyleyen Muhammed, Çok Karılı Evliliklerini «Şehvet Gailesini Karşılamak» Amacıyla Yapmıştır:
Biraz önce belirttiğimiz gibi Muhammed, eski bir Arap gel olan çok karılı evlilik sisteminin kadınlar bakımından azab yaratıcı ve haysiyet kırıcı olduğunu bilirdi.
Bundan dolayıdır ki çok sevdiği kızı kızı Fatıma’nın üzüntüsüz bir evlilik yaşamı sürdürebilmesi için kocası Ali’ye, başka kadınla evlenme olanağını tanımamıştı. Fakat buna karşılık çok karılı evliliğin, Müslüman erkek için «şehvet gâilesini gidermek açısından câzib olduğunu da çok iyi bilmekteydi.
Bundan dolayıdır ki dolayıdır ki bu kuruluşu Kur’ân’a Tanrı sözleri olarak ve “ebedi ve ezeli” bir nitelikte kalmak üzere yerleştirmiş ve kendisi de çok kadınla evlenerek bu niteliği kökleştirici bir örnek teşkil etmiştir.
Daha başka bir deyimle Muhammed’in aklından, söylendiği gibi bu sistemi ıslah etmek ya da zor koşullara bağlayıp yok etmek gibi bir fikir geçmemiştir.
Geçmediğini «şehvet çokluğu» ile övünerek ve “güzel kadına düşkün olduğunu» söyleyerek ve yaşamı boyunca bu düşüncelerini davranışlarıyla gerçekleştirerek bizzat kendisi kanıtlamıştır.
Bir kere çok kadınla evli olmanın erkekler için fazilet sayılacağını söylemiş ve;
«… (inananlar) arasında en makbul kişi, fazla sayıda kadınla evli olanlardır» demiştir.
Bu formülü, bizzat kendinden örnekler yaratmak su doğrulamıştır.
Öte yandan güzel kadına fazlasıyla düşkün olduğunu bizzat kendi ağzıyla ve pek çok vesilelerle açıklamaktan geri kalmamıştır.
«Benim sevdiğim üç şey vardır: (güzel) kadın, güzel koku güzel yemek (ve ibadet)»;
«Kadınların hayırlısı yüzce güzel olanıdır» şeklindeki sözlerine daha önce değinmiştik. İbn Hanbel’in “Musnad” adlı yapıtında (VI, 409) bununla ilgili hadîsler çoktur.
Yine bunun gibi üstün bir şehvete sahip olduğunu saklamamış ve bunu peygamberliğinin bir işareti olduğunu kendi ağzıyla açıklamıştır. Nitekim:
«Ben cömertlikte, yiğitlikte, cinsî güçte ve bedenî kuvvette dört özellikte insanlara üstün kılındım» diyerek övünmeyi gelenek edinmiştir (Feyzü-Ladir ve M. Zevâid kaynaklarından alınma bu sözler için bk. Ali Razı Demircan. İslam’da Cinsel Hayat.1986, II, 223)
İslâm dünyasının bilginleri, Muhammed’in bu sözlerini ve cinsel hayatını Tanrısal bir nitelikte bulmuşlar ve onun «evrensel peygam¬berliğinin simgesi» saymışlardır.
Ebû Nuaym’ın Hilye’sinden müfessir Mücahid’in sözlerini nakleden Buharî’ye göre Muhammed’e
«her biri yüz erkek kuvvetinde olan cennet erkeklerinden kırk erkek gücü veril¬miştir».
Enes’in anlattıklarına göre Muhammed «gecenin veya gün¬düzün belirli bir zamanında dokuz eşiyle cinsel ilişkide bulunurdu».
Buharı şârihi Aynî’de, Muhammed’in her gün sabah namazını kıldık¬tan sonra kadınların (ki sayılarının 9 veya 11 olduğu kabul edilir) bi¬rer birer hücrelerine girip, yoklamak ve onlarla cinsî münasebette bu¬lunmak gibi bir geleneği olduğu açıklanmıştır.
Ayşe’nin rivayetine göre. ise:
«Resûlullah… ikindi namazından döndüğü zaman kadınlarının yanına girerdi…»
Ve işte Tanrı’nın Muhammedi böylesine üstün bir şehvet gücü ile donatmış olmasının nedeni, onu «iman’da, ibâdette, ahlâkta, ada¬lette… vs. olduğu gibi… cinsellikte de en üstün kişi» olarak Müslüman erkeklere örnek yapmak istemesinderidir.
Çünkü, Şeriatçının inanışı¬na göre «cinsellikte örnek olmayan bir peygamber, evrensel ve ebedî .önder olamaz»
Bütün bunlar İslâmî kaynaklara göre böyle iken, Muhammed’in çok karılı evliliği kaldırmak istediğini iddia etmek elbette ki yersiz olur. (Bakınız. Şeriat ve Kadın. İlhan Arsel. Kaynak yayınları.Kasım 1988. s. 290-291)
X
Allah O’na özel Olarak Cinsel Güç Verdi:
Yüce Allah taaddüd-i zevcâtı gerektiren evrensel bir peygamberlik yüklediği Peygamberine muhtaç ol¬duğu cinsel gücü verdi.
Bu gerçeği bizzat Allah’ın Resûlü’nün kendisi şöy¬le dile getiriyor:
«Ben insanların en az cinsî münâsebette bulunanlarındandım. Fakat Allah bana Kefît’i indirdi.
Kefît içinde et bulunan bir kapdı. (Ben ondan ye¬dikten sonra) istediğim her an kendimde cinsel güç buldum.» ( M.K. Ummal 6/415))
– Salât ve selâm üzerine olsun— Allah’ın Resûlü’ne, görevini ifa edebilmesi için cinsel güç verildi. Sahablerinin değerlendirmesine göre O’na otuz erkek gücü verildi. (Tecrit 1/170)
Böyle bir güç verildiği içindir ki ard arda nikâhı altındaki dokuz kadınıyla cinsî münâsebette bulunabi¬liyordu. (S. Nesai 6/54))
Burada yeri gelmişken ifade edelim. O, bütün in¬sanlığa örnek kılındığı için imanda, ibâdette, ahlâkta, adalette, feragatte, sabırda, cesarette ve pek çok yönde en üstün kılındığı gibi cinsellikle de en üstün kılınmış¬tır.
En üstün cinselliğe sahip kılınmasaydı ileri dere¬cede cinsel güce sahip olan insanlara örnek olamazdı.
Cinsellikte örnek olamayan bir peygamber ise evrensel ve ebedî önder olamazdı. Çünkü cinsellik insanlığın önemli bir yönüdür. Bu sebeple rahatlıkla şöyle söy¬leyebiliriz:
Hz. Adem’den Kıyamet Günü’ne kadar gelmiş ve gelecek bütün insanların en yüksek cinsel güce sahip kılmanı Hz. Muhammeddir.
O en yüksek cinsel güce sahip kılındığı gibi en üstün cinsel irâdeye de sahip kı¬lınmıştır.
Cinsel irâdesinin en büyük delili, eşlerinin seçimin¬de cinselliği değil, tebliğ ettiği dinin esaslarını ömeklendirmeyi amaçlamasıdır.
x
Tecrid-i Sarih, Diyanet Tere, No: 192 ve
Buhari, Gusül, 12
(bir saatte 9 kadınla yatardı. Ama otuz kadın gücüne sahipti diye yazıyor); aynı hadis Nesai, Nikah, 6/53 ve İ. Canan, age., 16/69’da da geçiyor;
Buhavi-Müslim Hadisleri, age., No: 179 (bir saatte dokuz kadınla yattı);
Beyhakı, Süneni Kühra, 7/54 (bir saatte 30-40 arası kadınla sevişebilirdi.);
Belazuri, Ensahü’l Eşraf, 2/102 (bir saatte 40 ka¬dınla sevişebilir güce sahipti);
İbni Sad, 8/343 (bir saatte 40 hanımla sevişebilir¬di);
Ahmet Zeyni Dahlan, Sireti Nebi, 2/251 (bir saatte 11 kadınla yattı; fakat 30-40 kadınla sevişme gücüne sahipti)
aynı ifadeyi hem Kadı bin İyad, eş’Şifcı, 1/85’te,
hem Hindi, age., 8/259’da,
hem de Zübeyir bin Bekkar, el-Müntehab…, s.62’de şu şekilde aktarıyorlar:
“Cebrail gelip bana yiyecek bir şey verdi, ben de onu yedim; böylece ben gece işinde de öne geçtim.”
(Kurtubi, Nisa Suresi, ayet 54 tefsirinde,
A. Razzak da, Musanna/, 7/506’da bunları söylüyor.)
X
Sevgili HAYRİ Hocam;
Yakin ilgi ve alakanız sayesinde, ARIF TEKIN beyden beklediğim yazı geldi.
İnanın havalara uçtum ve hemen forumda ARİF TEKINDEN TURKFORUMCULARA OZEL ACIKLAMALAR başlıklı bir konu açtım ve o yobazların ipliğini pazara çıkardım.
Katkılarınızdan dolayı çok teşekkür ederim.
Bu arada ARIF hocamla, EKIM-KASIM aylarında LONDRADA verebileceği bir konferansla ilgili görüşmeler yapıyoruz, eğer sizin sağlığınız ve vaktiniz müsait olursa sizleri de burada ağırlamaktan şeref duyarız.
Ayrıca, yazmış olduklarınızın okunmadığını falan zannediyorsanız çok üzülürüm. Sizin Makalelerinizin en az 6–7 tanesini ben TURK FORUMDA yayınladım ve çok güzel tepkiler aldım. Onun için emeğinizin boşa çıktığını falan zannetmeyin ve ne olur yazmaya devam edin
SAYGILARIMLA
R.Reha Oraldag, 23.6.2009
X
Sayın reha,
Önce sevgi…
www.turkforum.com adresini yazıp tıkladım. Karşıma şu çıktı:
Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.
Bu ne derece doğru, bana bilgi verirseniz sevinirim.
Sevgilerimle,
Av. Eren Bilge Balta, 23.6.2009
X
Sayın HAYRI BEY;
Adres www.turkforum.net olacaktı, buraya girdikten sonra FORUMLAR kısmına tıklayın(en üste) ,oradansa DIN BOLUMU VE TARTISMALARI bölümüne gelin, benim nicim BARRISTOR.
Sizin ile ilgili konular hem on sayfada, hem de bir sayfa geride var. İster üye olur yorum yaparsınız, ister sadece MISAFIR olarak okursunuz.
Saygılarımla.
Reha Oraldağ, 23.6.2009
X
Hayri ağabey önce selam ve saygılarımı sunarım.
Umarım sağlığınız iyidir. Sayenizde
Arif Tekin hocamın yazılarındaki problemi çözdük, ama bu sefer sizin hakkınızda atıp/tutmaya başladılar. Sizin mail olarak bana gönderdiğiniz bir yazınızı, ben tartıştığım forumda kullandım ama çok büyük bir kesimden bunun yalan olduğunu ve benden ispatini istediler.
Konu su;
“1. Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum.
Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar….”
Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir.
Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. (Atatürk-1926 Andrew Mango, Atatürk s. 447)
“2. BENİM MANEVİ MİRASIM
AKIL ve BİLİMDİR!”
“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım akıldır ve bilimdir…
+
Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünya*da; asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur…
(Atatürk BU SÖZLERİ Kuran’daki şu ayet için söylüyor: ” Allah’ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah’ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın.” (Kuran – Fatır 35/43)
+
Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal”
ATATURKUN böyle sözleri olmadığını ve bunu benim, dolayısı ile sizin uydurduğunuzu iddia ediyorlar. Eğer elinizde bu kaynakların görüntüsü veya bulabileceğim bir site adi falan varsa, sizden yardımlarınızı talep edeceğim. Şimdiden teşekkür eder ellerinizden öperim.
REHA ORALDAG, 24.8.2009
+
KAZIM KARABEKİR’E SÖYLEDİKLERİ

Atatürk, Kuranın Türkçeleştirilmesine karşı çıkan Kazım Karabekir Paşa’ya da aşağıdaki sözleri söylüyor:
“Evet Karabekir, Arap oğlu’nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler..”
(Atatürk Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası s.159
ve yine:
KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR. Yayına Hazırlayan: Uğur Mumcu. 8. Basım. Tekin Yayınları. 1993. s. 94)
X
“Aziz Millet Vekilleri, Dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” (Söylev ve Demeçler. Cilt 1. s. 389)
X
Sevgili Dostum,
Önce sevgi sundum.
İletini aldım
Memnun oldum.

“1. Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum.” (KAYNAĞI: Atatürk-1926 Andrew Mango, Atatürk s. 447)
“Denizin Dibi…” konusunu ben; Ömer Malik’in İslam Pencereleri adlı sitesinden aldım. Andrew Mango, ölü değil sağ. Daha bir hafta önce gazetelerde beyanatı vardı. Onu arayıp sorsunlar nereden aldığını? Bu konunun Andrew Mango’nun aşağıda adı geçen kitabının 447. sayfasında yazıldığı bildirilmektedir…
“2. Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir!” (KAYNAĞI: İsmet Giritli., Kemalist Devrim ve İdeoloji. İ. Ü. Yayınları. Atatürk’ün bu sözleri her hafta Cuma günleri Cumhuriyet Bilim Teknik ekinin 3. sayfasında çıkar. Bilim Teknik eki Bu yazı, Bilim Teknik Ekinde 1170 sayıdır yayınlanmaktadır. Bu hafta Cuma günü Bir Cumhuriyet gazetesi alabilirler ve ekindeki CUMHURİYET BİLİM TEKNELOJİYE bakabilirler.)
3. Bu iki maddeye ek olarak Atatürk’ün Kazım Karabekir’e söyledikleri sözleri de KAYNAK GÖSTEREREK aktarıyorum.
KAZIM KARABEKİR’E SÖYLEDİKLERİ
Atatürk, Kuranın Türkçeleştirilmesine karşı çıkan Kazım Karabekir Paşa’ya da aşağıdaki sözleri söylüyor:
“Evet Karabekir, Arap oğlu’nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…”
(Atatürk Kazım Karabekir-Paşaların Kavgası s. 159
ve yine:
KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR. Yayına Hazırlayan: Uğur Mumcu. 8. Basım. Tekin Yayınları. 1993. s. 94)
Bu kitaplar piyasada serbestçe satılmaktadır…
Bu arkadaşlar “YAVE” ne demek Osmanlıca Türkçe sözlüğe bakmalıdırlar.
4. Bütün bunların yanında Atatürk İslamiyet’i Arabın dini olarak görür ve şöyle der:
Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.
Türkler İslâm dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sora, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil itmelerine tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin millî bağlarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabiî idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer olu¬yordu. Bu Arap fikri, Ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelime¬sinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdular. Bununla be¬raber, Allah’a kendi milli lisanında değil, Allah’ın Arap kavmine, gönder¬diği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenme¬dikçe, Allah’a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta, bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris’ serdarlar, Türk milletince, karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müthiş bir mu¬amma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupa da, Allah kelimesinin ilâsı [yüceltilmesi] parolası altında, Hıristiyan mil¬letlerini idareleri altına geçirdiler, fakat onların dinlerine ve mil¬liyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar, ne onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilâfet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, gâh garba veya her tarafa birden saldıra saldıra Türk mil-letini Allah için, peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allaha mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide… Medenî Bilgiler (s. 21)
(Atatürk’ün kendi el yazısıyla yazdığı bu satırlar böylece uzayıp gidiyor. Arkadaşlar, Atatürk’ün el yazılı bu ifadelerini her yerde serbestçe satılan ATATÜRK Din ve LAİKLİK ÜZERİNE adlı kitaptan okuyabilirler. -Kaynak Yayınları Ağustos 1977. Birinci Basım. s. 173’ten itibaren…-)
Arkadaşlarımızın önce bunları okusunlar. Sonra kaynak gösterdiğim kitapları okusunlar. Sonra benim www.bilgebalta.com adresli sitemin ARŞİV bölümüne girsinler… ARŞİV bölümündeki ATATÜRK BUDUR ADLI dosyayı okusunlar. Bir de SSS (Sevenler Soranlar Sövenler) bölümüne baksınlar…
Arşiv bölümü kendilerini düşündürür ve gerçeği bulmalarına yardımcı olur….
Şimdi kal sağlıcakla,
Başka ne diyebilirim sana.
Av. Eren Bilge Balta, 24.8.2009
+
Hayri ağabeyim ellerinden öper teşekkür ederim.
Nasipse ARIF TEKIN hocam ekim ayında Londra’ya konferans vermek üzere davetlimiz olarak gelecek; eğer sağlığın müsaade ederse sizi de burada ağırlamaktan şeref duyarız…
Sevgi ve saygılarımla…
Reha Oraldağ, 24.8.2009
+
Sayın Oraldağ,
Sağlığımla ilgilenmen mutlu etti beni.
Sağlığım yerinde değil ne var ki…

Arif Hocamıza selam benden.
Çoktandır haber alamıyorum kendisinden…

Senin arkadaşlar neler söylemiş hakkımda…
Bunları bir tomar halinde gönderebilir misin bana…

Şimdi kal sağlıcakla,
Yeniden sevgiler sana…
Av. Eren Bilge Balta, 24.8.2009
X
Sevgili HAYRI ağabeycim;
Önce seni ihmal ettiğimi falan düşünme lütfen, iletini yeni gördüm. Türkiye’den misafirim geldi (dun) hem onunla ilgilenmem gerekiyordu.
İsin özeti su;
GERI KALMISLIGIMIZIN SEBEBI DINLER MI? YOKSA SIYASETCILER MI?
Baslıklı bir konuda tartışıyorduk. Ben de dünyanın önünde eğildiği, siyasetçimiz ve liderimiz olan ATAMIZIN, bana gönderdiğiniz yazısını konu içinde yayınladım. Fakat tartıştığım kişilerden bazıları, ATANIN böyle bir sözü ( BENIM DINIM YOKTUR, DENIZIN DIBI…) olmadığını, bunu benim uydurduğumu falan söyleyerek atıfta bulundular ve ben sizden bu konuda yârdim talep ettim. Size tartışmanın geçtiği linki vereceğim, fakat bir az kendimden bahsetmek durumundayım HAYRI ağabeycim.
Ben bir yaratanın varlığına inanan, ama bunun elcisinin ne peygamberler, ne de kitaplar olduğuna inanmayan bir kişiyim. Yani kısaca DEIST bir insanim. Atamızın da DEIST bir insan olduğunu, yapmış olduğum araştırmalardan ve kitaplardan öğrendim.
1980 ihtilali öncesinde, bir Ülkücünün yanında ATATURK lafı etmeniz bile imkânsızken, simdi görüyorum ki, Atanın en büyük savunucuları Ülkücüler oldu. Ben bunu içime sindiremezken, simdi görüyorum ki, TAKUNYACI takimi bile (basta GUL VE TAYYIP) Ataya sahip çıkmaya başladılar.
Ama ben elimden geldiği kadar ATAMIZIN bunların malzemesi olarak kullanılmaması için uğraşıyorum. Belki hatalı da olabilirim, ama ben ATAMI bu yobaz takimi ile ayni resim karesinde görmeyi bile içime sindiremiyorum.

http://www.turkforum.net/showthread.php?t=1108648332&page=57

Hayri ağabeycim, benim nickim BARRISTOR. Turkforumun içinde gezintiler yaparsan açtığım konuları ve yorumlarımı bulabilirsin Bazen haddimizi astığımızda oluyor ama mazur gör, tartıştığım insanlarla geçmişten gelen bazı husumetlerimiz var.
Saygılar sunuyor ellerinden öpüyorum. Rica ediyorum kendine iyi bak. Sağlığınla ilgili Londra dan dan yapabileceğim bir şey varsa. Lütfen bilgim olsun.
SELAMLAR.
Reha Oraldağ, 26.8.2009