BEDENİMİZ BİZİ ELE VERİR

BEDENİMİZ BİZİ ELE VERİR

 

Yine mutsuzuz bugün, neden mutsuz olduğumuzu bilmeden. Sıkıldım kelimesi ile bazen dile dökeriz o anki huzursuzluğumuzu. Omuzlar düşük, boyun bükük, sırtımız eğik, ele verir kendi bedenimiz bizi ister istemez.

 

İçimizdeki sıkıntının da bedenimizden kaynaklandığını aklımıza getirirsek eğer, hemen toparlarsak bedenimizi, sıkıntımızın da bedenimize yüklediği yükten kurtulmuş oluruz.

 

İçimizde yaşadığımız sıkıntının asıl kaynağı beden dilimizdir. Beden dilimizle duygu ve düşüncelerimizi, dilimizden dökülen kelimelerden daha net ve anlaşılır şekilde ifade ederiz çevremize.

 

Hepimiz beden dilimizi farkında olmaksızın günlük yaşantımızda son derece etkili bir ifade biçimi olarak kullanırız. Kelimelerimizi rahatlıkla kontrol edebilsek de, beden dilimizi kontrol etmemiz daha zordur. Bedenimiz olaylara ve durumlara karşı kendiliğinden tepki vereceği için kontrol etmemiz zorlaşır.

 

Sinirlendiğimizde bir bakış, bir el hareketi, başımızın hareketi ya da yüzümüzde yarattığımız mimikler o anki tepkimizi çok güçlü bir şekilde ifade eder. Dünyanın neresine gidersek gidelim, beden dili ulusal bir dildir. Üzüntülüyken de, sevinçliyken de, şaşkınlığımızda da verdiğimiz tepkiler hep aynıdır.

 

Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelerin arkasına gizlemek mükün olsa da, beden dilimizi gizlemek o kadar kolay değildir. Duygu ve düşüncelerin anlaşılmasında kelimeler değil, beden esastır.

 

Eğer karşımızda ki kişiyle iletişim kurmak istiyorsak, önce beden dilimizin olabildiğince açık olması gerekiyor. Bedenimiz dik, göğüs alanımız açık, kollarımız ve bacaklarımız düz olduğu sürece iletişime geçmek için bir başlangıç yapmış oluruz. Aslında çoğumuz beden dilinin ne olduğunu bilmesekte, ister istemez de olsa o dili kullanıyoruz.

 

Bir insanın kendini ifade etmesinin en etkin yolu, gögüs açıklığını ya da merkezini kullanma biçimidir. Başka bir özelliğine bakmaksızın karşımızdakinin içinde bulunduğu duygu yogunluğu ve kişilik yapısı hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Bir insanın kendine güvenip güvenmediğini bile beden dilinden anlayabiliriz.

 

Beden dilli sağlıklı olan insanlar, diğer insanlarla da sağlıklı ilişkiler kurar, haklarını savunabileceği gibi, karşısındakinin de haklarına saygı gösterirler.

 

Bir insanın içinde bulunduğu durumdan rahatsızlığını, kendine olan güvensizliğini, göğüs kısmının içe doğru kapanmasıyla, omuzların düşmesiyle, bedeninin hafifçe öne eğilmesiyle gayet rahat anlarız. Bu duruşa sahip olan insanlar hayat enerjileri azalan, yaptıkları işten ve bulundukları durumdan memnun olmayan insanlardır. Çekingen ve dışa kapalı bu duruşa bir de zayıf ve tereddütlü ses tonu eşlik eder. Bu yapıya sahip insanlar haklarını aramakta güçlük çektikleri gibi “hayır”demektede zorlanırlar.

 

Bu duruşun tam tersi olan omuzların geriye doğru gitmesi, kolların genişleyerek yana doğru uzaması da merkezin çok fazla açılması demektir. Kişinin sınırlarını genişletip, dışarıdan gelecek her hangi etkiye daha şiddetli karşılık vereceği anlamına gelir ki, bu da olumsuz bir duruş biçimidir. Kavgacı, saldırgan, şiddet içeren davranışları barındıran bir insan bu duruşu ile diğer insanların hak ve duygularına da duyarsızdır. Bu tür insanlar haklarını eninde sonunda zorlama ve zorbalıkla alacaklarını bir şekilde ifade edip, etraflarına da rahatsızlık vermektende çekinmezler.

 

 

YENER BALTA

13 TEMMUZ 2006