HADİSLERDEN

HADİSLERDEN

“Dilden dökülen bilcümle sözlerin en iyisi Kuran’ı Şeriftir.” (HAKİKAT TAKVİMİ, 10 Mayıs 2014)
+
“Kıyamet yalnız kötü insanların üzerine kopacaktır.”
(Hakikat Takvimi. 23.4.2014)
+
“Kul Hakk’a tam hizmet ederse Hakk da onun istediğini muhakkak verir.” (Selmân-ı Farisi –r. anh. HAKİKAT TAKVİMİ, 2 Şubat 2011.)
X
HADİSLERDEN
14

İçindekiler

Arab’ın Tarihî Türk Düşmanlığı
Bir Mektup: Sayın Öğreticim,
Böyle Din Öğretisi Olur Mu?
Sayın Cüneyt Canver’e Mektup,
Arab Açmazı ve Afganistan’da Şeriat Uygulaması
Cinler Ne Yer Ne İçer/Cinler Mercedes Cipe Biner
X
GİRİŞ: Bu bölümde: Şeriat anlayışının, günümüz anlayışına ters düşen yönleri ile Türkler ve kadınlar hakkındaki söylemlerine ışık tutacağız. Alıntılarımız tamamen İslam kaynaklarındandır.
Eğer bu alıntılarımız şeriat militanlarını kızdıracaksa; bu kızgınlığa kapılanlar bize değil, İslam kaynaklarına kızmalıdır…
Hadis yazarları yazdıkları hadisleri şu tümceye (ayete) dayarlar. Okuyalım: “O, kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahiy iledir.” (K. 53/3-4)
Şeriatçılar bu tümce (âyet) gereğince hadisleri de Allah’a mal ederler. (Bu konuda 3 Ağustos 2001 tarihli Akit gazetesinin Fıkıh köşesine bakılabilir. s. 18).
Şimdi şu hadislere bir göz atalım. İnsaf ile değerlendirelim. Bu Allah’ın ya da Peygamberinin biz Türkler ile ne alıp veremediği var?
-“Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır.”
(Buhari, e’s-Sahih, Kitabu’l Cihad/96;
Müslim e’s Sahih, Kitab’l-Fiten/62. Hadis No: 2912;
Ebu Dâvud, Sünen, Hadis No. 4304;
Tirmizi, Hadis No: 2251;
İbn Mace, Hadis No: 4096-4099)
Türkler aleyhine yazılan tam beş hadis daha var. Bu tür hadisler diğer Hadis kitaplarında da var, ve hepsi de yadsınamayacak denli gerçek…
Bu hadisler gereğince, tarih boyunca, Türkler Araplar ve Osmanlılarca aşağılanıp dışlanmışlardır. Buna ilişkin somut gerçekleri aşağıda göreceğiz.
Burada şu acı gerçekle karşı karşılaşıyoruz: Türkler, kendilerini Müslüman sayarlar.
Türklük bedenimiz İslam ruhumuz derler.
“Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir.
Arap’ın ise Türk, hem sağ gözü ve hem sağ elidir.” (Mehmet Akif) derler ama Araplar Türk’ü Müslüman olarak bile kabul etmezler…
Arapların Türk düşmanlığını gösteren binlerce belgeden yalnızca bir tanesini aşağıya alıyorum:
“9 Yukardakine benzer diğer sokak ilanlarında şöyle yazlı idi: “İliklerine kadar cahil olmasına ve ifsad edilmişliğine (bozulmuşluğuna demek istiyor) ve karı tabiatlılığın ( aşağılayıcı anlamda korkak demek istiyor), o iki milyonu aşmayan sayılarına rağmen Türkler, otuz beş milyondan fazla (biz) Tanrı hizmetkârı (Arapları) boyundurukları altında tutabilmişlerdir bu güne değin… Ey baba yurdunun ahalisi Türkün haksızlıklarını ve zulmünü biliyorsunuz. Onlar sizin kutsal kanunlarınızı (şeriatı) yok ettiler ve kutsal kitaplarınızla (Kuran ile) alay ettiler. Hatta asil ve güzel dilinizi unutturmak için tüzükler getirdiler. Size gelişme kapılarını kapattılar… Sizi köle yaptılar… Oysa ki siz geçmiş dönemlerde egemen bir millet idiniz. Sizin aranızdan bilim adamları ve faziletli insanlar yetişmişti. İslam diyarı sizin sayenizde gelişmiş, refaha kavuşmuştu ve yine sizin sayenizdedir ki, İslam fetihleri sağlanabilmişti. Sizin dilinizde halifeliğin ilkeleri yatmakta iken, Türkler onu da sizden çaldılar.” (İlhan Arsel. “ARAP MLLİYETÇİLİĞİ ve TÜRKLER”. Kaynak yayınları 269. Altıncı Basım. 1999. s. 282.)
Türk düşmanlığının son örneğini de Suudilerin Mekke’deki Türklerin yaptırdığı Ecyad kalesi yıkarak yerle bir etmeleri olayında görüyoruz.
Gerçek şu ki Araplar bizi düşman biliyor; bizler ise hâlâ ve hala Arabın şakşakçılığını yapıyoruz.. M. Kemal Atatürk bu şakşakçılar için şöyle diyordu.
“Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir.”
Ecyad kalesinin Suudiler tarafından yerle bir edilmesi üzerine İlhan Arsel’in yakında Cumhuriyet’te yayınlanması olası (Olası diyorum: Çünkü İlhan Arsel’in gönderdiği bazı yazılar yayınlanmamaktadır…) yazısını bilgilerinize sunuyorum:
+
ARAB’IN TARİHÎ TÜRK DÜŞMANLIĞI

Prof. Dr. İlhan ARSEL

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mekke’nin korunması için bir kale yaptırılmış idi, ki “Ecyad Kalesi” diye bilinirdi.
Vaktiyle Osmanlı gücünün bir parçası sayılan ve İmparatorluğun yıkılışından bu yana kültürel bir eser niteliğini taşıyan bu kale, Suudi Arabistan hükümetinin kararıyla geçenlerde temelinden yıktırıldı. Kuşku edilemez ki olay, Arab’ın tarihî Türk düşmanlığının son, fakat bitmeyen oluşumlarından biri olarak karşımızdadır.
Bilindiği gibi, bu düşmanlığın 1400 yıllık bir hikâyesi vardır ki Türk’ü hâkir (aşağı) gören ve “İnsanlık/uygarlık düşmanı bir canavar sürüsü” olarak gösteren yalanlarla süslenmiştir.
Bu vesileyle şu gerçeği bir kere daha anımsamamız gerekiyor: Türk’e karşı en haksız, en insafsız, en vicdansız suçlamalar, iftiralar, yalanlar daima ve daima Arap’tan gelmiştir.
Sayısız denecek kadar çok bu kötülemeler (karalamalar) arasında, tiksinti verici nitelikteki “Yecüc-Mecüc” efsanesinden tutunuz da: “Küçük gözlü, kırmızı yüzlü, yassı burunlu ve …yayvan suratlı… Türklere karşı zaferler kazanılmadıkça hüküm günü gelmiş olmayacaktır.”
Ya da: “…Kıldan (keçe) ayakkabı giyen bir toplumla (Türklerle) vuruşup öldüreşeceksiniz. Geniş yüzlü, yüzleri kalkan gibi üst üste binmiş derili (bu) toplumla vuruşmanız, öldürüşmeniz kıyâmet alâmetlerindendir…”
ya da: “…Türk’e yanaşmayın, çünkü sizi severse sizi (soyar), sevmezse sizi gebertir”, ya da ” (Türkler) aç oldukları zaman hırsızlık eder, tok olduklarında da har vurup harman savururlar (şehvetle uğraşırlar)” şeklinde olanları ve daha nice benzerleri var.
Bu sözler, geçmiş dönemler boyunca olduğu gibi bu gün dahi Arab’ın ağzından eksik olmaz. “ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ ve TÜRKLER” adlı kitabımda tüm kaynaklarıyla sergilemiş olduğum bu yalanlar, sadece Arab’ın değil, fakat ne yazık ki yüzyıllar boyunca Türk kuşaklarını yetiştiren şeriatçılarımızın dahi beğenisini kazanmıştır.
Arab’la birlik olup Türk’ü aşağılayan hükümleri savunanlar pek çoktur. İçlerinde “Yecüc-Mecüc” ile Türk’ü bir tutan Arap “yorumunu” benimseyenler olmuştur. Örneğin 14.üncü yüzyılda Ahmedî, bu hikâyeden esinlenerek, “İskendernâme” adlı kitabında, Türklerin atalarını hakaretlere boğmuştur.
Düşününüz ki bu kitap, Germiyan hükümdarı Süleyman Şah’a sunulmak üzere hazırlanmış olup onun ölümünden sonra Yıldırım’ın oğlu Süleyman Çelebi’ye sunulmuş ve daha sonraki Osmanlı hükümdarlarınca baş tacı edilmiştir.
Fakat Arap’taki Türk düşmanlığı duygularını paylaşıp bu duyguları kendi toplumuna aktarmakta başarı sağlayanların başında Hafız Hamdi Çelebi gelir ki, Kanunî Sultan Süleyman döneminde Divan-ı Hümayun kâtipliği yapmıştır. Padişaha sunduğu bir şiirinde şöyle der: “Padişahım!… Türk’ü öldür, baban olsa da, O iyilik madeni Yüce Peygamber, -Türk’ü öldürünüz, kanı helâldir-demiştir”.
Daha sonraki Osmanlı döneminin ünlü bilgilerinden sayılan Asım Efendi, “Okyanus” adlı yapıtında Türk’ün atalarını Arap yazarların belirledikleri gibi; yani, “Vahşi yaratık” niteliğindeki “Yecüc-Mecüc” doğrultusunda tanımlar, “Ahterî-i Kebir” adlı kitabın yazarı Ahteri Mustafa Efendi de benzerî bir temâ’yı (görüşü) işlemiştir.
Cumhuriyet dönemine eriştiğimiz tarihlerde bile Arap hayranlığı duygularını açığa vurmaktan geri kalmayanlar çoktur. Bunların başında şair Mehmet Akif gelir, ki Arap’taki sınırsız Türk düşmanlığını herkesten iyi bilmesine karşın şöyle demiştir: “Türk Arapsız yaşamaz, kim ki yaşar delidir, Arap’ın ise Türk, hem sağ gözü ve hem sağ elidir”
Söylemeye gerek yok ki, Arap’ın Türk düşmanlığının yüzyıllar içerisinde gelişip büyümesi, şeriatçı ruhla yetiştirilen insanlarımızı “Türklük” benliğinden yoksun kılmıştır.
Her ne kadar bu bilinçsizlik Atatürk sayesinde giderilir olmuş ise de, ne yazık ki onun ölümü ile birlikte şeriatçı zihniyet yeniden hortlamış ve Arap çevrelerini kazanmak amacıyla olmadık davranışlarda bulunanlar olmuştur.
Verilecek nice örneklerden biri olarak Necmeddin Erbakan efendinin, Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde, para yardımı sağlamak için Suudi Arabistan kralına yazdığı şu satırları okuyalım: “Vereceğiniz kredi ile Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yapılacak eserlerin (Suudi Arabistan tarafından yapıldığının) buralar halkı ve hacılarınca bilinmesi önemlidir. Beni Türkiye’de güçlendirin… Bu kredi gerçekleşirse Türkiye’de İslâm alemine bir yeni açılma ve bir yeni çığır başlayacaktır. Yardımınız, açılacak bu yeni çığırı güçlendirecektir.”
Bu satırlar, hani sanki Türkiye’yi ele geçirmek isteyen bir devletin temsilcisi tarafından yazılmışçasına bizleri dehşete sokmakta! Şeriat zihniyetiyle yoğrulmuş bir insanın, kendi toplumuna karşı ne denli yabancı kalabileceği ve şeriat uğruna kendi yurdunu ne korkunç uçurumlara sürükleyeceğini göstermekte!
Sırf seçmenden oy koparabilmek için, Türk düşmanlığının en azılı temsilcisi olan ve üstelik 1.inci Dünya Savaşında Türkiye’yi arkadan vurmaya çalışmış ve on binlerce Türk subayını ve askerini en alçak ve hain usullerle öldürtmüş bulunan Suudi Arabistan gibi ülkenin yardımına ve aracılığına el açmaktaydı bu siyaset adamımız. Ve onun benzerleri, o tarihten bu yana her yıl, Suudi kıralı tarafından yapılan hac davetine katılmak hususunda birbirleriyle yarışmışlardır ve halen de yarışmaktadırlar.
Her ne kadar bu son olaydan sonra protesto kabilinden bir şeyler yapmak (Örneğin haccı iptal etmek) isteyenler çıkmış ise de; sesleri, şeriatçı mollalarımız tarafından bastırılmışa benzer.
Bastıranların başında Diyanet gelmekte, Haccın iptalinin doğru olmayacağını ve çünkü “Başbakanlığın ve Diyânetin ve seyahat şirketlerinin hac için Mekke ve Medine’de ev ve oteller kiraladığını, THY’ne uçak paralarının yatırıldığını” söylerken bir de şunu hatırlatmıştır ki eğer haç iptal edilecek olursa “iki ülke arasında hukukî sorunlar” çıkacak ve bu arada hacı adayları “mağdur olacaklardır!”
Öyle anlaşılıyor ki dinsel düşünceler ve maddesel çıkarlar benlik duygusunu etkisiz kılabilecek güçtedir hâlâ ve hâlâ bu ülkede!
(*) Yukarıdaki hususlarla ilgili kaynaklar için; benim, “ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ ve TÜRKLER” ile “MUHAMMED’E GÖRE MUHAMMED” adlı kitaplarıma bakınız.
+
Sayın Öğreticim,
Saygılar, sevgiler sunarım. Biraz önce gönderdiğiniz yazı için teşekkür ederim.
Yazınızı büyük bir özlemle okudum. Tam zamanında yazılmış güncel bir konuyu çök güzel şekilde işlemişsiniz ki ellerinize sağlık demekten başka söz bulamıyorum.
Öncelikle meydanlarda “Hira dağı kadar Müslüman ve Tanrı dağı kadar Türküz!” diyen Türkçüler ile Doğuyu Batıdan üstün gören ve Batı düşmanlığı yüzünden ırkçılarla-şeriatçılara toz kondurmayarak ittifak arayışlarına giren Atatürkçü solcularımızla hala Muhammet’ten vazgeçemeyen iki arada bir derede kalmış “Elhamdülillah biz de Müslümanız!” diyerek şeriatçılardan oy alacağı hesabına yatan Atatürkçülerin de okumasını isterdim. Ne var ki Dincilik-Osmanlıcılık, yukarda saydıklarımın iliklerine kemiklerine ve hatta genlerine işlemiştir.
Bu sağlıklı düşünememe rahatsızlığı Atamız dedikleri Osmanlılardan geçmiştir bunlara. Osmanlılar 700 yıl Türk’ü Türk’e kırdırmıştır. Örneğin Fatih Sultan Mehmet dedikleri Anadolu’da ne denli Türk beylikleri varsa ortadan kaldırmıştır. Bu Beyliklerden ilk akla gelenleri sıralıyorum: “Karaman, Menteşe, Aydın, Saruhan, Saltuk, Karesi, Ertena, Teke Beylikleri…”
Buna karşın bizim Türk politikacılarımız ile Türkçülerimiz Osmanlı’ya sahip çıkmada birbirleri ile yarışır. Devletimiz ise Osmanlının 700 üncü kuruluş yıldönümünü kutlar. Devletin kurucusu Atatürk’ün Söylevindeki şu sözlerini unutarak: “Osmanoğulları zorla Türk ulusunun egemenliğine ve saltanatına el koymuşlardı. Bu zorbalıklarını 600 yıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu bu saldırganlara artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanarak egemenliğini ve saltanatını kendi eline almış bulunuyor.”
Üstüne üstlük: “Osmanlı Devleti’nin 700.üncü kuruluş yıldönümü çerçevesinde Düzce’de düzenlenen bir ‘Osmanlı’da Eğitim’ konulu konferansta konuşan Eğitimci yazar Ali Dündar, Osmanlıyı karalayınca yuhalandı!” (Asabi, 17.5.1999/3)
O alkışladıkları Osmanlı’nın son Padişahı Vahdettin “Türkler dini, kavmiyeti, vatanı meşkuk (kuşkulu…)ve mahlud beş-altı milyonluk cahil bir kitledir.” Türkçesi: “Türkler; dini, soyu-sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür” demiştir. (Bk. Cengiz Özakıncı, Dil ve Din. 4. Baskı. S.. 45. Onun kaynağı da: Vahdettin’in El Ahsam gazetesinin 16 Nisan 1923 günlü sayısında Osmanlıca ve Arapça yayınlanan bildiri…)
Vahdettin’in ataları da biz Türkler hakkında şöyle demiştir hem de böbürlenerek: “Türk’ü süt ürk (Azgın Türk..), Türk bed lika (Çirkin yüzlü Türk). Etrak-ı bi idrak (Anlayışsız-akılsız Türk…)” (Muzaffer Özdağ. Tarih ve Toplum. Sayı 65. s. 10; Fatih ve Fetih. Erdoğan Aydın. Doruk Y. 1997. s.207)
İşte II. Beyazıt’tan da bir kıta: “Değme etrak ne bilgisin gam-ı aşk Adlî/Sırr-ı aşk ne anlar anlamaya hallice idrak gerek…”
Adlî; Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Beyazıt’ın mahlasıdır. Türkçesi de şöyle: “Türkler ne anlar aşktan Adli / Aşkın sırrını anlamaya epeyce akıl gerek…” (Aynı kitap. Fatih ve Fetih. S. 207)
Osmanlı tarihçilerinin Akkoyunlular kırılırken tarihe düştükleri not: “Rum dilaverler kılıcı satır gibi kullanarak kasap örneği Akkoyunlu Türkmenlerine girişip yaralı ve düşmüş koyun boğazlarcasına savaştan hepsini çıkarmışlardı.” “Leş ve baş ile dolmuştu orda yeri,/Az bulunur çok eşyalar ele girdi,/Kesti Türkmen boyunu Rum Padişahı, /Kederlere düşen Uzun (Hasan) haddini bildi…). ”
Rum dilaverleri dedikleri Osmanlı askeridir. Osmanlı tarihçileri; Osmanlı’dan “Türk” diye değil “Rum Dilaverleri”, “Rum Hakimleri”, “Rum Padişahları” ve “Osmanoğulları” olarak söz ederlerdi. (Aynı kitap. Fatih ve Fetih. S. 206- Erdoğan Aydın da Tacü’t Tevarih. 3. Cilt. S. 133’ten almış…)
Sayın Öğreticim, Arabın ve Osmanlının biz Türklere bakışını güzel özetlemişsiniz. Kaldı ki “ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE TÜRKLER” adlı kitabınızda Arab’ın tarihî Türk düşmanlığını çok güzel sergiliyorsunuz.
Yalnızca bu kitabınız bile Türkçülüğe sahip çıkanların başucu kitabı olması gereken bir kitaptır. Ama bizim Türkçülerimiz daha o bilinci ermiş değil…
Atatürk’ün deyimiyle “Arab’ın dini!..” ile Osmanlı kafası bunların ruhlarına sindiği için gerçekleri açıklayan sizler emperyalizmin gizli ajanı ve Batı Merkezci oluyorsunuz ve bu nedenle yazılarınıza yer vermiyorlar ve yine bu nedenle de Türk halkına en büyük kötülüğü yapıyorlar.
Biz çömezler de Batı hayranı olduğumuz için Arapları, dinimizi ve de Atamız Osmanlıyı kötülemiş oluyoruz… Böyle diyorlar bizden daha Atatürkçü, daha solcu ve daha Türkçüler (!)..
Bunların tümü de sağlıklı düşünmekten yoksun acınacak varlıklardır ve biz bu sağcısı ile solcusu ile Dinciliğe ve Osmanlıcılığa sahip çıkan bu aymazları aydırmak için yılmadan çalışacağız. Ne derlerse desinler… Doğru bildiğimiz bu yoldan dönmemeliyiz ve Atatürk’ün yolundan giderek Din ve Osmanlı gerçeğini açıklamalıyız…
İşte gönderdiğiniz yazı üzerine düşüncelerimi açıkladım. Gönderdiğiniz değerli açıklamaları içeren yazınız üzerine bana böyle bir yazı yazdırdığınız size sonsuz saygılar ve teşekkürler…
Size ömrünüz uzun olsun diyemiyorum. Zaten siz ölümsüzler arasındasınız…
Saygılarımla…
13.1.2002
Av. Hayri Balta
X
Hadis !
“M.Kemal Adal” <adalkemal1@gmail.com> Jun 19 02:36PM +0300

*Katılarak yönlendiriyorum.*

*Ekte “Uydurulan Din, Kuran’daki Din E – Kitap ” ı sunuyor ve konu ile
ilgilenenlere* (*”Kur’andan başka İslami referans almak yanlıştır”tezinin
gerekçelerini bilmek isteyenlere* ) *ekteki E- Kitabın IV. ila XII.
arasındaki dokuz bölümü inceleyip değerlendirmelerini öneriyorum.*

*Saygılarımla*

*M. Kemal Adal*

———- Yönlendirilmiş ileti ———-
Kimden: D.Ali Ercan
Tarih: 19 Haziran 2014 13:38
Konu: Hadis !
Kime:

*Değerli arkadaşlar, Kur’andan* sonra İslamın ikinci kaynağı sayılan
“Hadis”ler Peygamberin (571-622) sözlerinin ve davranışlarının yakınında
olan insanlar tarafından nakledildiği “rivayetler” dir.* Buhari(810-869),
Tirmizi(824-892) ve Gazali(1058-1111)…. gibi Horasanlı Müslüman Türk(?)
âlimler(?) de *Peygamberden 200-300 yıl sonra yaşamış olmalarına rağmen,
aktardıkları/uydurdukları on binlerce hadis’le Türk/Müslümanların yaşamını
derinden etkilemişlerdir. (….ve bu etki hâlâ devam ediyor)* Buhari
İlim,38. de şöyle bir hadis naklediyor: *”Kim bana kasden yalan söz isnad
ederse, cehennemdeki oturacağı yere hazırlansın.”* Peki, Buhari efendi bu
hadisi uydurarak, daha sonra uyduracağı hadislere zemin hazırlamak
cingözlüğünü yapmış olamaz mı? Tabii sorgusuz, safiyane inananların aklına
bu tür kuşkular gelemez.

*Hadislerin sayısı milyonu geçmeye başlayınca DİB (Diyanet İşleri
Başkanlığı) büyük bir bilimsel (!) proje başlatarak bu rivayetlerin
hangilerinin sahih hangilerinin uyduruk olduğunu araştırmış, sonuçta yine
de hayli yüklü miktarda (yüz bini aşan sayıda) hadis tespit etmiş
durumda… *

Düşünün, Peygamberin son 23 yıllık Risalet döneminde *her gün 1 **değişik **söz
veya* *hareketi *olsa toplamda en fazla 10 bin hadis olurdu; demek ki
Diyanetin son Hadis kolleksiyonunda bile muhtemel gerçeğin (?) yanında *en
az 10 kere fazla sayıda uydurulmuş hadis *var… O nedenle de Edip Yüksel,
İhsan Eliaçık, Yaşar Nuri Öztürk, gibi bir çok “münafık” İlahiyatçı, haklı
olarak, *”Kur’andan başka İslami referans almak yanlıştır” *tezini
savunuyorlar. Sevgilerimle. æ

*_____________*
*** *Kur’an, Peygamberden 20 yıl sonra, ilk defa Halife Ömer
zamanında (634-644) değişik insanların (sahabelerin) Peygamberden
duydukları ve ezberlerinde tuttukları ayetlerin toparlanmasıyla, yazılı bir
kitap haline getirilmişti. æ*

***

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kadın sekiz sıfatlıdır:

Giyim kuşam hevesinden maymun.

Fakir düşmeye razı olmadığından köpek.

Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan.

Gece gündüz koğuculuk yaptığından akrep.

Evden eşya sattığından fare.

Erkeklere hile kurduğundan tilki.

Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur.

Kaynak : İmamı Gazali İhyayı Ulumuddin

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Namaz kılan bir adamın önünden eşek, kara köpek ve kadın geçerse namazı
bozulur

Buhari 8/102; Hanbel 4/86)

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmesini emreden ayet,

Ayşe`nin döşeğinin altındaki sahifede yazılı bulunuyordu.

Peygamber ölünce Ayşe onun defin işlemleriyle meşgul iken, evin açık
kapısından içeri giren bir keçi o sahifeyi yedi ve böylece taşlama cezası
Kuran`dan çıktı; ama hükmü devam ediyor.

İbni Mace 36/1944; Hanbel 3/61; 5/131, 132, 183; 6/269

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Keçinin yemesi sonucu Kuran`dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran`a tekrar
sokmak istedi; ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi.

Buhari 53/5; 54/9; 83/3; 93/21; Muslim, Hudud 8/1431; Ebu Davut 41/1; Itkan
2/34

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamış ve taşlama cezasını
uyguluyorlardı. Onları bu haklı işte desteklemek için ben de taş atarak
yardım ettim.

Buhari 63/27

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamber hiç bir vakit ayak üstünde işemedi.

Hanbel 4/196; 6/136, 192, 213).

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamberin ayak üstünde işediğini gördüm.

Buhari 4/60, 62;

Hanbel 4/246; 5/382, 39

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine`ye gelerek müslüman
oldular. Medine`nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği
içmelerini öğütledi.Adamlar develeri dağıttılar va çobanı da
öldürdüler.Peygamber onları yakalattı. Ellerini ve ayaklarını
kesti. Gözlerini oydu. Çölde susuz ölüme terketti. Biz onlara su vermek
isteyince Peygamber bizi engelledi.

Buhari 56/152, Tıb 5/1;

Hanbel 3/107, 163

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Musa ölüm meleğinden çok korkuyordu.Bir gün ölüm meleği canını almaya
gelince meleğin yüzüne tokat atıp bir gözünü çıkardı. Allah`ın elçileri
arasında ayırım yapmayınız.Ben, Yunus peygamberden bile üstün değilim.

Buhari 65/4, 5;

Hanbel 1/205, 242, 440; 2/405, 468).

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Ben Adem oğullarının efendisiyim.

Hanbel 1/5; 5/540, 388

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Hesap günü tüm peygamberler korku içinde canlarının derdinde iken, sadece
ben ümmetimi düşüneceğim.

Buhari 97/36

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Uğursuzluk üç şeydedir, at, ev ve kadın.

Buhari 76/53

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamber, savaşta kadınların va çocukların öldürülmesinin bir sakıncası
olmadığını söyledi.

Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Dünya balığın üzerindedir.

Balık başını sallayınca dünyada depremler olur.

İbni Kesir, 2/29; 50/1

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Liderler mutlaka Kureyş kabilesinden seçilmelidir.

Buhari 3/129, 183; 4/121; 86/31

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Tüm kara köpekleri öldürünüz. Çünkü onlar şeytandır.

Hanbel 4/85; 5/54

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Karga fasıktır.

Buhari 59/16; Hanbel 2/52

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Allah zamandır.

Muvatta 56/3

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Allah, ahirette peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp
baldırını gösterir.

Buhari 97/24, 10/129 ve 68. surenin tefsiri

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – — – – – – – – –

Peygamber 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti.

Buhari- – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar Zeynep`le yatardı.

Buhari, Hibe

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamberin izniyle ihramdan çıkıp Mina`da bulunan kadınlarımıza yöneldik.

Zekerlerimizden meni damlıyordu .

Buhari, Hac/81; Müslim Hacc/141

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamber öldüğünde, zırhı birkaç kilo arpa karşılığında bir Yahudi`nin
yanında rehin duruyordu.

Buhari 34/14, 33, 88; Hanbel 1/300; 6/42, 160, 230

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Peygamber, Medine`de bir yahudi tarafından büyülendi.

Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.

Buhari 59/11; 76/47; Hanbel 6/57; 4/367

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Sol elinizle yemeyiniz, içmeyiniz; çünkü şeytan sol eliyle yer içer.

Hanbel 2/8, 33

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Ömer, peygamberden, halkın doğru yoldan sapmamaları için kendisine
birşeyler söyleyip yazmasını istediğinde; Peygamber: `Allah`ın Kitabı bize
yeter` dedi.

Buhari İtisam 26, İlim39, Cenaiz 32, Merza 17; Müslim Cenaiz 23, Vasaya 22)

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kuran’dan başka hidayet kaynağı arayan sapıtmıştır.

Tirmizi 2906

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Allahü teâlâ, beni insanların en iyilerinden vücuda getirdi.

Tirmizi

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.

Buhari

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Şu üç sebepten dolayı Arabı sevin:

Ben Arabım. Kur’an Arapçadır ve Cennet ehlinin lisanı da Arapçadır.

Taberani, Hâkim, İbni Asakir, Abdürrazzak

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Arabı sevmek iman alameti, buğz ise münafıklık alametidir.

Hâkim, Beyheki, Dare Kutni

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Bir başka rivayette şöyle denmiştir: Erkek, kadınını yatağına çağırır,
kadında gelmeye yanaşmaz, erkek öfkelenmiş olarak sabahlarsa, melekler
sabaha kadar -bir rivayette yatağa gelinceye kadar- kadına lanet okurlar.

Buhari, Nikah 86, Bed’ü’l-Halk 6; Müslim, Nikah 120-122 1436, Ebu Davud,
Nikah 41, 2141

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz.

Ebu Dâvud, Nikâh 43, 2147

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kadınlar, sadaka veriniz; bana cehennem halkı gösterildi; çoğu sizler
idiniz.

Tecrid-i Sarih Tercemesi, el, sh.223-224

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki:

Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım,
kadına, kocasına secde etmesini emrederdim.

Tirmizi, Rada’ 10, 1159

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Rivâyet olunduğuna göre, Sıddîka-i müşârün-ileyhâ bir kere ufak bir yastık,
bir şilte almıştı. Üstünde hayvan resimleri vardı.

Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem bunu görünce kapının önünde
tevakkuf buyurdu da içeri girmedi. Âişe radiya`llahu anhâ bu sırada
Resûlullah`ın yüzünde şiddet âsârı sezdim de:

– Yâ Resûla`llah! Allah`a ve Allah`ın Resûlüne tevbe ederim. Fakat bilmem
ki ne kusûr ettim, dedim. Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem:

– Şu yastığın burada işi nedir? buyurdu. Ben:

– Yâ Resûla`llah! Kâh üzerine oturasın, kâh yaslanasın diye senin için
iştirâ ettim, diye cevab verdim.Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem:

– Bu sûretlerin sâhibleri kıyâmet gününde muhakkak azâb olunurlar. Ve bu
kimselere tahakküm ve ta`ciz yollu : tasvîr ettiğiniz bu hayvanları haydi
diriltiniz bakalım? denilir, dedi. Yine Resûlullah:

– Şol bir ev ki, içinde sûretler vardır, artık o eve Melekler girmez,
buyurdu.

Sahih Buhari 980

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav) buyurdular ki:

– Şu resimleri yapanlar (bir rivayette: …n sahipleri) var ya! Kıyamet
günü azab olunacaklar. Onlara:

-Şu yaptıklarınızı diriltin denir.

Kütubu Sitte 2165

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav bir seferden dönmüştü. O yokken ben, yüklüğün önüne,
üzerinde resimler bulunan bir bez çekmiştim. Resulullah perdeyi görünce,
çekip attı, öfkeden yüzü de renklenmişti.

– Ey Aişe! buyurdular,

– bil ki, Kıyamet günü insanların en çok azab görecek olanı Allah`ın
yarattıklarını taklid edenlerdir. Hz. Aişe (rivayetine) devamla dedi ki:

– Biz o bezi kestik bir minder yaptık.

Kütubu Sitte 2166

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Anlattığına göre kendisine bir adam gelip:

– Ben ressamım, şu resimleri yaptım. Bana bu hususta fetva ver! dedi. İbnu
Abbas adama:

– Bana yaklaş! emretti, adam yaklaşınca:

– Bana daha da yaklaş! dedi. Adam yaklaştı, İbnu Abbas elini başının
üzerine koydu ve

– Ben Resulullah sav`ı dinledim. Şöyle diyordu: “Bütün tasvirciler
ateştedir. Allah ressamın yaptığı her bir resim için bir nefis koyar ve bu
ona cehennemde azab verir.” İbnu Abbas devamla adama dedi ki:

– İlla da resim yapacaksan ağaç yap, canı olmayan şeyin resmini yap.

Kütubu Sitte 2167

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki: “Kim resim yaparsa, Allah onu Kıyamet günü,
yaptığı resim sebebiyle, onlara ruh üfleyinceye kadar azab eder. Hiçbir
zaman da ruh üfleyici değildir.

Kütubu Sitte 2168

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki:

Melekler, içerisinde köpek ve timsaller bulunan eve girmezler.

Kütubu Sitte 2169

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki:

İçerisinde resim, cünüb ve köpek bulunan eve rahmet melekleri girmez.

Kütubu Sitte 2172

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki:

Kim tavla oyunu oynarsa elini domuz kanına bulamış gibi olur.

Kütubu Sitte 5337

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Anlattığına göre: Mahallesinde oturan bir ailede tavla bulunduğu haberi
kendisine ulaşır. Bunun üzerine onlara: Eğer tavlayı evinizden
çıkarmazsanız ben sizi mahallemden çıkaracağım! diye haber gönderir.
Böylece onların tavla bulundurmalarını hoş karşılamadığını ifade eder.

Kütubu Sitte 5338

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav)`ın yanında bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım da oynamak
için yanıma gelirlerdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam eve gelince,
utanarak saklanırlardı. Ama Aleyhissalatu vesselam onları tekrar bana
gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik.

Kütubu Sitte 5339 (Söyleyen Aişe’dir.)

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav) buyurdular ki:

-Yılanların hepsini öldürün. Kim yılanın intikam alacağından korkarsa,
benden değildir.

Bir rivayette şöyle buyrulmuştur:

-Gümüş çubuk gibi olan uzun yılan hariç, bütün yılanları öldürün.

Ebu Davud, Edeb 174, 5249, 5261 Nesai, Cihad 48, 6, 51

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav) buyurdular ki:

Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta
öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır.

Tirmizi tertibinde Sayd bölümünde 13. babta.

Müslim, Selam 147 2240

Ebu Davud, Edeb 175, 5263, 5264

Tirmizi, Ahkam 1, 1482

*(Burada “kele” denilen hayvan kertenkeledir)*

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki:

Bir şeyde uğursuzluk olsaydı, bu atta, kadında, meskende olurdu.

Buhari, Cihad 47, Nikah 17; Müslim, Selam 119, 2226 Muvatta, İsti’zan 21

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah sav buyurdular ki:

Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Resulü bulunduğuma
şehadet eden kimsenin kanı, üç hal dışında helal değildir:

-Zina yapan dul.

-Cana can kısas.

-Dinden çıkıp cemaatten ayrılan.

Buhari, Diyat 6; Müslim, Kasame 25, 1676

Ebu Davud, Hudud 1, 4352

Tirmizi, Diyat 10, 1402

Nesai, Tahrim 5, 7, 90, 91

Kasame 5, 8, 13

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav) kişinin ayakta giyinmesini yasakladı. -Bu hadisi Ebu Davud
Hz. Cabir ra’den rivayet etti-

Tirmizi, Libas 35, 1776, 1777

Ebu Davud, Libas 44, 4135

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav) buyurdular ki:

Dünyada ipeği, ahirette nasibi olmayanlar giyer.

Buhari, Libas, 25; Müslim, Libas 6, 2068

Nesai, Zinet 91,8, 201

– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Resulullah (sav) buyurdular ki:

Eti bıçakla kesmeyin.
X
“Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın SEKSENBİN HİZMETÇİSİ YETMİŞİKİ ZEVCESİ vardır” (HAKİKAT TAKVİMİ. 8 Eylül 2014)
X
Kadın
1-İki kadının tanıklığı, bir erkeğin tanıklığına eşittir.
2-Kadınlar eklen ve dinen eksik yaratıklardır.
3-Uğursuzluk üç şeyde vardır : Kadında, Evde, atta.
4-Namazı kat’eden (bozan) şeyler : Köpek, Eşek, Domuz ve Kadındır.
5-Kadınlar arasında Saliha kadın yüz tane karga arasında alaca bir KARGA gibidir.
6-Benden sonra erkekler için kadından zararlı bir fitne bırakmadım.
7-Bana cehennem halkı gösterildi, çoğunluğu kadınlardı.
8-Kadınlar insanin karsısına şeytan gibi çıkarlar.
9-Kadın Ege kemiği gibidir. Onu doğrultmak istersen kırarsın.
10-Erkekler, kadınlar üzerinde hakimdirler. O sebepteki Allah erkekleri kadınlara üstün kılmıştır.
11-Kadınlar erkeklerin elinde hürriyetlerini terk etmişlerdir.
12-Eğer erkek tepeden tırnağa cerahat olsa, kadında diliyle yalasa, yinede erkeğin hakkini ödeyemez.
13-Elin zinası, el temasıdır. Her kim yabancı kadının elini tutar tokalaşırsa, kıyamet gününde onun iki avucuna ateş konur. irinizin basına demirden bir sisin vurulması, onun kendisine helal olmayan bir kadınla tokalaşmasından hayırlıdır.
HADİSLER:
Müzik:
Hafife Alınan Haramlar adlı kitaptan konuyla ilgili bir değerlendirmeyi aynen aktarıyorum:Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“İnsanlardan bir kısmı Allah’ın yolundan sapmak için boş sözleri satın alırlar.”
İbn-i Mes’ûd yemin ederek boş sözlerden kastın “çalgı ve sözlü müzik olduğunu söylemiştir. (İbn-i Kesir’in tefsiri :6/333 .)
“Ümmetimden öyle kavimler çıkacak ki bunlar zinâyı, ipeği, içkiyi ve çalgıyı helallaştıracaklardır.” (Buhârî rivâyet etmiştir.Feth’e bkz: 10/51)
“Bu ümmetin fertleri içki içtikleri, oynaşlar edindikleri, çalgı aletleri kullandıkları zaman başlarına öyle azaplar gelecektir ki ; yere batacaklar, başlarına üstlerinden azaplar yağacak ve şekilleri değiştirilicek (başka sûretlere gireceklerdir.)” ( Silsiletü’s-Sahiha’ya bak. No:2203 . Eserin müellifi bu hadisi, ibn-i Ebi’d-Dünya’nın “El-Melahî” adlı eserinde zikrettiğini söylemiştir. Bu hadis aynı zamanda Tirmizî’de de rivâyet edilmiştir.No:2212)
x
1. Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber’e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin. (KURAN. Enfal. 8/1)
2. Bilmiş olun ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a Peygambere ve ona yakınlığı olanlarla, yetimlere, yoksullara, ve yolda kalmışlaradır. (Kuran. Enfal. 8/41)
3. Sana yakîn gelinceye kadar (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!
x