SAYIN HAYRI BEY

Sayın, Hayri Bey!

Bir önceki mektubumda size Evrensel Egemenlik Davası hakkında bilgi aktarmaya çalıştım ve Şeytan’ın yalanları hakkında açıklama yollayacağımı söylemiştim. Ricam, bu açıklamaları irdelemenizdir. Düşüncelerinizi bir elektronik mektup ile paylaşacağınızı ümit ederim.

Ticaret, Siyaset, Bilim ve Dinlerin Yalanlarını Takip Etmeyin!
BİR zamanlar hiç yalan yoktu. O zamanlar görünmez göklerde kusursuz ruhi varlıklar yaşıyor ve ‘hakikat Tanrısı’ olan Yaratıcılarına hizmet ediyorlardı. (Mezmur 31:5) Yalan ve aldatma yoktu. Yehova melek oğullarına doğruyu söylüyordu. Onları sevdiğinden, iyilikleriyle yakından ilgilendiğinden bunu yapıyordu.
Yeryüzünde de durum aynıydı. Yehova, yarattığı ilk erkek ve kadınla her zaman, belirlediği kanal aracılığıyla hiçbir şeyi gizlemeden açık, şeffaf ve samimi şekilde konuşuyordu. Ne kadar şahane bir ortamdı! Zamanla, Tanrı’nın melek oğullarından biri utanmadan kendini Yehova’ya karşı koyan, rakip bir tanrı haline getirdi. Ondan sonra İblis Şeytan ismiyle tanınan bu ruhi yaratık, diğer yaratıkların kendisine tapınmasını istedi. Amacına ulaşabilmek için, başkalarını denetimi altına alabilmesine yardımcı bir araç olarak yalanı başlattı. Bunu yapmakla hem “yalancı” hem de “yalanın babası” hayat vereni oldu.—Yuhanna 8:44.
• Şetan’ın Yalan ve İftirası: Şeytan ilk kadın olan Havva’ya, Tanrı’nın emrine aldırmayıp yasaklanan meyveden yerse ölmeyeceğini bir yılan aracılığıyla söyledi.
Tekvin 3:2-4 Kadın yılana şu cevabı verdi: “Bahçedeki ağaçların meyvesinden yiyebiliriz. Fakat bahçenin ortasındaki ağacın meyvesi hakkında Tanrı, ‘Ondan yemeyeceksiniz, ona asla dokunmayacaksınız, yoksa ölürsünüz’ dedi.” O zaman yılan, kadına şöyle söyledi: “Kesinlikle ölmezsiniz.
• Kutsal Kitapta Tanrı Yehova’nın yanıtı: İtaatsizlik etmenin Âdem ile Havva’ya hiç yararı olmadı. Aynen Yehova’nın demiş olduğu gibi onlar öldüler. Ama yine de, Şeytan Yehova’ya iftiralarla saldırmaya devam etti ve bu öyle bir boyuta vardı ki, yüzyıllar sonra resul Yuhanna Tanrısal ilhamla, Şeytan’ın ‘bütün dünyayı saptırdığını’ yazdı. (Vahiy 12:9)
(Başlangıç 3:19) Alın teri dökerek ekmek yiyip sonunda toprağa döneceksin, çünkü ondan alındın. Topraksın, yine toprağa döneceksin.” 5:5 Âdem toplam dokuz yüz otuz yıl yaşayıp öldü.
(Mezmur 146:4) Onun ruhu çıkar, kendisi toprağa döner; Ve bütün düşünceleri o gün biter.
(Hezekiel 18:4) ‘Bütün canlar Benimdir. Babanın canı da, oğlun canı da Benimdir. Günah işleyen can ölecektir.
(Romalılar 6:23) Çünkü günahın ödediği ücret ölümdür, Tanrı’nın verdiği armağan ise Efendimiz Mesih İsa aracılığıyla sonsuz yaşamdır.
• Şetan’ın Yalan e İftirası:: iyiyi ve kötüyü bilerek Tanrı gibi olacağını da söyledi Tekvin 3:5 o ağacın meyvesinden yediğiniz gün gözleriniz açılır, iyiyi kötüyü bilerek Tanrı gibi olursunuz
• Kutsal Kitapta Tanrı Yehova’nın yanıtı: İyi ve kötü hakkında karar verme hakkı Tanrıya aitti onlar ve hakka tecavüz ettiler, zorla egemenlerinin hakkını elden alma cüretini gösterdiler ama Şeytan’ın ifadesi Adem ve Havva’ya ilginç gelmiş olabilir ama,Tanrı’ya denk bir Tanrı olamadılar. Bir tanrı gibi davranıp kendi yaşamlarını gerçek tanrı Yehovadan bağımsız yaşamaya yeğ tuttular. Bu tutum hala günümüzde yaygındır.(Başlangıç 3:22) Yehova Tanrı sonra şöyle dedi: “İşte, insan iyiyi kötüyü bilmek konusunda bizden biri gibi oldu. Artık elini uzatıp hayat ağacının meyvesinden almasın ve yiyip sonsuza dek yaşamasın…” (İşaya 46:5) Beni kime benzetecek, kiminle denk tutacak, kiminle karşılaştırarak benzer olduğumuzu söyleyeceksiniz? İsa gökte iken, ne bir Melek oğul nede yerüzünde iken Adem gibi bir insanoğal olarak:”O, Tanrı’ya benzer yapıda olduğu halde, Tanrı’ya eşit olmayı (Sözcük anlamıyla, “eşitliği ele geçirmeyi”)aklından bile geçirmedi.(Filipililer 2:6)

• Şetan’ın Yalan ve İftirası: İnsanların hiçbirine güvenilmez. Sevgiden değil. bencil nedenlerden Tanrıya itaat ederler. Onlara güvenilmez sadakatsizdirler!
Şeytan Yehova’ya şu karşılığı verdi: “Eyüp Tanrı’dan boşuna mı korkuyor? Onun çevresine, evinin ve sahip olduğu her şeyin çevresine Sen çit çevirmedin mi? Elinin emeğini bereketli kıldın, sürüleri her yana yayıldı. Şimdi elini uzatıp nesi varsa hepsine dokun da bak, yüzüne karşı Sana nasıl lanet edecek.”(Eyüp 1:9-11)
Şeytan Yehova’ya şöyle cevap verdi: “İnsan derisi için deri, canı için de her şeyini verir. Şimdi, elini uzatıp etine ve kemiğine dokun da bak, yüzüne karşı Sana nasıl lanet edecek.” (Eyüp 2:4-5)
Bütün bu olanlar karşısında Eyüp günah işlemedi ve Tanrı’yı suçlamadı.(Eyüp 1:22)
O kayadır, işleri kusursuzdur, Çünkü her yolu adalettir. Sadakat Tanrısıdır, hiç haksızlık etmez; Dürüst ve doğru olan O’dur.(Tekrar 32:4)
Ferden BİZ. İnsanlığa karşı doğrudan yapılan bu ithamlar karşısında ne yapacağız?Tutumumuz Hakikat tanrısı olan Yehova’nın tarafında dururş alarak, İblis(Anlamı:İftiracı) olan Şeytan (Karşı koyan)’ın yalanlarını ortaya koyacak mıyız? Vefakar Tanrı Yehova’ya Vefakar olacak mıyız? Kutsal Kitapta Yehova hakkında şunlar söylenir: “Kim Senden korkmaz ve adını yüceltmez, ey Yehova? Çünkü vefalı olan yalnız Sensin! Bütün milletler Senin önüne gelip tapınacak, çünkü buyruklarının adil olduğu açıkça görüldü.”( Vahiy 15:4)
Yehova “yalnız vefalı olan” olarak tanımlanır. Bu en yüksek sadakat ve bağlılık içeren tam vefalı olaran biri olduğunu belirtir. Kutsal kitap’ta: Yehova’nın “Vefalı kişiye vefa gösterir, Kusursuz adama da kusursuz davranırsın”. (Mezmur 18:25) diye vefakarlarına tutumu dile getirilir. “Vefalı kişiye vefa göster”mekte olduğu belirtilir. Yehova adaleti sever, Vefalı kullarını bırakmaz. Onları devirler boyu korur; Fakat kötülerin soyu kurur. (Mezmur 37:28) Tanrı Yehova “adaleti sev”diğinden ve vefakarlarına “Vefalı” davranmak istediği için kendi gözünde vefasız, boş insani filozofileri seven, Tanrısı Şeytan olan bu insanlık dünyası boş yalanları,filozofileri ve tüm Tanrıya karşı kalkışan öğretileri ve bunları severek destekliyenler ile birlikte yok etmeye kararlıdır.
İblis ve Cin’lerinin öğretilerinin farkında olalım ve omları red ederek hakikati savunmaya kararlı olalım. Din, Ticari, Bilim, Siyaset alanında onların yalan ve ithamlarını sıralamaya çalışacağım ve bu ithamlara Kutsal kitapta Tanırı Yehova’nın Cevabını ayetler ile sıralayacağım. Lütfen, irdeleyin!
Dinsel Yalan: Allah insanı Ölümcül yarattı!
Kutsal Kitap ne der? TANRI, insanı sonsuza dek yaşama özlemiyle yarattı. Mukaddes Kitap Tanrı’nın, insanın ‘yüreğine sonsuzluğu koyduğunu’ söylemektedir. (Vaiz 3:11) Fakat Tanrı insana sonsuza dek yaşama arzusu vermekle kalmamış, bu yaşamı tadabilme fırsatı da vermiştir.
İlk ana-babamız olan Âdem ve Havva, kendilerinde zihinsel ya da bedensel bir hata olmaksızın, kusursuz yaratılmışlardı. (Tesniye 32:4) Bir düşünün; onların kronik ağrı ve sızıları, sağlıksız korku ya da kaygıları yoktu. Ayrıca, Tanrı onlara sevimli bir cenneti yuva olarak vermişti. Tanrı’nın amacı, insanın sonsuza dek yaşaması ve zamanla yeryüzünün kusursuz insan soyuyla dolmasıydı. (Tekvin 1:31; 2:15)
Dinsel Yalan: Beden ölür ama Can ölmez.
Kutsal Kitap ne der? “Suç işliyen can, ölecek olan odur.” (Hezekiel 18:4)
Dinsel Yalan: Allah ölümü en uygun insana gördü!
Kutsal Kitap ne der? Tanrı Âdem’e şöyle emretmişti: “Bahçenin her ağacından istediğin gibi ye; fakat iyilik ve kötülüğü bilme ağacından yemiyeceksin; çünkü ondan yediğin günde mutlaka ölürsün.” (Tekvin 2:16,17) Görüldüğü gibi Âdem ile Havva’nın sonsuza dek yaşayabilmesi, Tanrı’ya itaat koşuluna bağlıydı. Ancak ne yazık ki, Âdem ve Havva Tanrı’nın kanununa itaatsiz oldular. (Tekvin 3:1-6) “Günah demek, yasaya karşı gelmek demek” olduğundan, bunu yapmakla günahkâr duruma geldiler. (I.Yuhanna 3:4, Müjde)
Sonuç olarak, Âdem’le Havva artık sonsuz yaşam beklentisine sahip değillerdi. Neden? Çünkü ‘günahın ücreti ölümdür.’ (Romalılar 6:23) Bu nedenle, onlarla ilgili hükmünü bildirirken Tanrı, “topraksın, ve toprağa döneceksin” demişti.
Daha sonra ilk ana-babamız, Cennet yuvalarından çıkarıldılar. Günah işledikleri gün, Âdem ve Havva için yavaş, fakat değişmez bir ölüm süreci başlamış oldu.—Tekvin 3:19, 23,24.
Dinsel Yalan: Ölüm tüm insanlara bir Allah vergisidir!
Kutsal Kitap ne der? Artık günah, Âdem’le Havva’nın genlerine derin biçimde işlemişti. Bu nedenle, kusurlu bir kalıpla kusursuz bir nesne üretilemeyeceği gibi, onlar da kusursuz bir soy oluşturamazlardı. (Eyub 14:4) Gerçekten de ilk ana-babamızın, kusursuz sağlığı ve sonsuz yaşamı hem kendileri hem de soyları adına yitirdikleri, her insanın doğumunda doğrulanmaktadır. İsa’nın bir takipçisi olan resul Pavlus şöyle yazmıştı: “Nasıl günah bir adam vasıtası ile, ve ölüm günah vasıtası ile dünyaya girdiyse, böylece ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler.”—Romalılar 5:12
Günümüz bilim adamları insanın neden yaşlanıp öldüğünü hâlâ bilmiyorlar. Ancak Mukaddes Kitap, ilk ana-babamızdan aldığımız miras sonucu günahkâr bir durumda doğduğumuz için öldüğümüzü açıklamaktadır
Dinsel Yalan: Ölüler İnsanları ziyaret eder ve zarar verebilirler!
Kutsal Kitap ne der? Ölüler Bilinçsiz Durumdadır: ölülerin durumunu net olarak gösterir; orada şunları okuruz: “Yaşayanlar öleceklerinin farkındadır; ölüler ise hiçbir şeyin farkında değildir, artık alacakları bir karşılık yoktur, çünkü onları hatırlatacak her şey unutulur gider. 6 Sevgileri de, nefretleri de, kıskançlıkları da yok olmuştur, artık güneş altında yapılan hiçbir şeyde payları olmayacaktır..El attığın her işi var gücünle yap, çünkü gideceğin ölüler diyarında iş, tasarı, bilgi ve hikmet yoktur.” (Vaiz 9:5, 6,10). O halde ölüm, bir yokluk durumudur. Mezmur yazarı, ölen bir kişi için “kendisi toprağa döner; hemen o günde kuruntuları yok olur” diye yazdı.—Mezmur 146:4. Demek ki, ölüler bilinçsiz ve faaliyetsiz durumdadır. Âdem’e hükmünü bildirirken Tanrı şunu belirtmişti: “Topraksın, ve toprağa döneceksin.” (Tekvin 3:19) Tanrı onu topraktan yaratıp kendisine hayat vermeden önce, Âdem yoktu. Ölünce yine bu duruma döndü. Ona verilen ceza başka bir âleme gönderilmek değil, ölümdü.
Dinsel Yalan: Âdem Allah’ın Takdirine Erdi! Hangi takdire? Kendisi Şimdi Nerede?
Kutsal Kitap ne der? Âdem öldüğünde, canı ne oldu? Mukaddes Kitapta “can” ifadesinin çoğu kez yalnızca kişi için kullanıldığını hatırlayın. Bu nedenle, Âdem’in öldüğünü söylediğimizde, Âdem adı verilen canın öldüğünü söylemiş oluyoruz. Bu belki canın ölümsüzlüğüne inanan bir kişiye alışılmadık bir ifade gibi gelebilir. Ama Mukaddes Kitap şunu belirtiyor: “Suç işliyen can, ölecek olan odur.” (Hezekiel 18:4) görmüş olduğumuz gibi can kişinin kendisidir. Kişi öldüğünde, can ölmüş olur. Bu nedenle, ölümden geriye kalan bilinçli bir varlık yoktur. Lazar öldüğünde İsa Mesih, onun araf’ta, Limbo’da ya da başka bir “ara durumda” olduğunu söylememişti. Aslında İsa’nın söylediğine göre “Lazar uyumuştu.” (Yuhanna 11:11) Ölümden sonra cana ne olduğu konusundaki gerçeği bilen İsa’nın, Lazar’ın bilinçsiz olduğuna ve artık var olmadığına inandığı açıktır. Adem öldü yaşamıyor. “Âdem toplam dokuz yüz otuz yıl yaşayıp öldü.” (Tekvin5:5) Adem Ya da diğer ölmüş olanlar ne bir başka diyar nede bir ruhlat aleminde yaşamıyor. Allah tüm çocuklarına ölümü verdi.İtaatsiz ve kanun dışı davranan birini ödüllendirmez. “Tanrı adil Hâkimdir” (Mezmur 7:11)
Dinsel Yalan: Öldü belki ama Ruh olarak yaşamına devam etti Ruh yaşamı vardır!
Kutsal Kitap ne der? Peki, Ruh Nedir? Yaşarmı? Mukaddes Kitap bir kişi öldüğünde “onun ruhu çıkar, kendisi toprağa döner” demektedir. (Mezmur 146:4) Bu sözler, cisimsiz bir ruhun, kişinin ölümünden sonra bedenden gerçek anlamda ayrılıp yaşamaya devam ettiği anlamına mı gelir? Bu mümkün değildir, çünkü mezmur yazarının sonraki sözleri şöyledir: “Hemen o günde kuruntuları yok olur” (“tüm düşüncesi biter,” New English Bible). Öyleyse,
Dinsel Yalan: Ruh diğer bir yaşam türüdür. Bedenden çıkar ve bir diyarda devam eder!
Kutsal Kitap ne der? kişi öldüğü zaman ondan ‘çıkması’ ne anlamdadır?
Mukaddes Kitapta “ruh” olarak çevrilen sözcükler (İbranice, rû′ah; Yunanca, pneu′ma) temelde “soluk” anlamına gelir. Bu nedenle, R. A. Knox’un çevirisinde “ruhu çıkar” yerine, “soluk bedenden ayrılır” ifadesi kullanılmıştır. (Mezmur 145:4, Knox) Fakat “ruh” sözcüğü, soluma eyleminden daha geniş bir anlam ifade etmektedir. Sözgelimi, Tekvin 7:22’de küresel Tufanda insan ve hayvan yaşamının yok edilmesi anlatılırken şu sözler geçer: “Bütün karada olanlardan, burunlarında hayat ruhunun (hayat kuvveti, İbranice rû′ah) nefesi olanların hepsi öldüler.”
O halde “ruh,” hem insanda hem de hayvanda, yaşayan her varlıkta işleyen ve soluma yoluyla sürdürülen hayat kuvvetine değinir. Bunu şöyle örnekleyebiliriz: Elektrik akımı bir cihaza gerekli gücü sağlar. Eğer akım kesilirse cihaz çalışmaz. Fakat akım, cihazın kendi başına iş gören bir kısmı durumuna gelmez. Benzer biçimde, bir kişi öldüğünde, onun ruhunun bedenin hücrelerine canlılık verme işlevi bitmiş olur. Bu güç, bedenden ayrılıp bir başka âleme gitmez.—Mezmur 104:29.
Öyleyse neden, Vaiz 12:7, bir kişi öldüğünde ‘ruh onu veren Tanrı’ya döner’ diyor? Bu sözler ruhun Tanrı’nın huzuruna varana dek uzayda yolculuk ettiği anlamına mı gelir? Kastedilen bu değildir.
Ruhun hayat kuvveti olduğunu hatırlayın. Hayat kuvveti insandan gittikten sonra, onu geri verebilecek kişi yalnızca Tanrı’dır. Bu nedenle, ruhun ‘Tanrı’ya dönmesi,’ bu kişinin gelecekte yaşamasıyla ilgili her ümidin artık tümüyle Tanrı’nın elinde olduğu anlamını taşır. Kişiye ruhunu, yani hayat kuvvetini geri vererek onun yeniden hayata gelmesini sağlayabilecek tek kişi Tanrı’dır. (Mezmur 104:30)
Dinsel Yalan: İnsanlar öldükten sonra Ruh diyarında yaşayacak bir daha dünyada yaşamayacaklar.
Kutsal Kitap ne der? Acaba Tanrı’nın böyle bir niyeti var mı? İsa, öğrencilerine, “dostumuz Lazar uyumuştur; ancak onu uyandırmak için gidiyorum” dedi. Bu sözlerin ne anlama geldiğini öğrencileri hemen kavrayamadıklarından İsa açıkça “Lazar ölmüştür” dedi.—Yuhanna 11:1-15.
Daha sonra İsa mezarın başına giderek, girişi kapayan kayanın kaldırılması talimatını verdi. Yüksek sesle dua ettikten sonra emretti: “Lazar, dışarı gel!” Bütün gözler mezara dikilmişti; ve Lazar gerçekten de çıkıp geldi. İsa, dört gün önce ölmüş Lazar’a yeniden yaşam vererek onu diriltmişti.—Yuhanna 11:38-44. İsa dirilme döneminden söz etti: “Buna hayret etmeyin, çünkü mezarlarda (Sözcük anlamıyla, “anma mezarları”) olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor. O zaman, iyi işler yapanlar yaşam için, kötü işler yapanlar da hüküm için dirilmiş olacaklar.” Evet İsa Mesih, Yehova’nın belleğinde bulunan herkesin diriltileceği vaadinde bulundu. Milyarlarca insan yaşadı ve öldü. Acaba bunlardan hangileri Tanrı’nın belleğinde bulunuyor ve dolayısıyla da diriltilmeyi bekliyor? Kutsal kitap şunu der:” “Senin ölülerin yaşayacak. Benim cesetlerim dirilecek. Ey toprakta yatanlar, uyanın, sevinçle haykırın! Çünkü senin çiyin ebegümeci üzerindeki çiye benziyor; yeryüzü ölümün tutsaklarını bağrından çıkaracak” (İşa. 26:19). Bunlar arasında, sizin babanız akrabalarınız sevdikleriniz dostlarınız olabileceği ğibi. Sadık bir çok peygamber ve şahıslar olacak. Örneğin, Yehova yaklaşık 100 yaşındaki Daniel’e şu güvenceyi verdi: “Rahata erecek, günlerin sonunda kendi payını almak için kalkacaksın” (Dan. 12:13). İbrahim’i ele alalım. O sınandığında ‘biricik oğlu İshak’ı sunma noktasına kadar geldi’ (İbr. 11:17). Neden bunu yapmaya istekliydi? (İbraniler 11:19’u okuyunuz). Çünkü dirilmeye inanıyordu. İbrahim’in buna inanmak için bir dayanağı vardı. Yehova, İbrahim’in üreme gücünü tekrar canlandırmış, ona ve karısı Sara’ya yaşlılıklarında bir oğul vermişti (Başl. 18:10-14; 21:1-3; Rom. 4:19-21). İbrahim, Tanrı’nın ona verdiği şu vaadi de biliyordu: “Sana vaat edilen soy İshak’tan gelecek” (Başl. 21:12). Bu nedenle İbrahim’in, Tanrı’nın İshak’ı dirilteceğini beklemek için sağlam nedenleri vardı. Sınırsız hikmete ve kusursuz bir belleğe sahip olan Yehova Tanrı, bir kişiyi kolaylıkla diriltebilir. Ölmüş kişinin yaşam modelini, yani kişilik özelliklerini, özgeçmişini ve kimliğinin tüm ayrıntılarını hatırlamak onun için sorun değildir.
Yehova dirilme zamanının gelmesini özlemle bekliyor. Mukaddes Kitap Yehova’nın bu konuda neler hissettiğini net bir şekilde gösteriyor. Örneğin, sadık bir adam olan Eyub’un ilhamla yazdığı şu sözleri düşünün: “İnsan ölürse dirilir mi? Nöbetim savuluncıya kadar, bütün savaşım günlerinde beklerdim, Sen çağırırdın, ben de sana cevap verirdim; ellerinin işini özlerdin” (Eyub 14:14,15). Bu sözler ne anlama gelir? Eyub, öldükten sonra bir süre ölüm uykusunda beklemek zorunda kalacağını biliyordu. Bu süreyi, bir “nöbet” dönemi, beklemesi gereken zorunlu bir süre olarak görüyordu. Ve bu dönemin biteceğine kesin gözüyle bakıyordu. Eyub kurtulacağının farkındaydı. Çünkü Yehova’nın neler hissettiğini biliyordu. Yehova sadık hizmetçisini yeniden görmeyi ‘özleyecekti.’
Evet, Yehova adil olan herkesi yeniden hayata döndüreceği zamanı özlemle bekliyor. Ayrıca başkalarına yeryüzündeki Cennette sonsuz yaşam fırsatı da sunacak Yehova’nın isteği buysa O’nu kim durdurabilir?
Dinsel Yalan: İnsanların hepsi öldükten sonra Gökte Ruh diyarında yaşayacak
Kutsal Kitap ne der? Az sayıda erkek ve kadın, gökte yaşamak üzere diriltilecek. Bu kişiler İsa Mesih’le birlikte kral ve kâhin olarak hüküm sürecek ve insanlığın ilk insan Âdem’den miras aldığı ölümün tüm etkilerini ortadan kaldırma işine katılacaklar.
Romalılar 5:12 Nasıl ki günah bir insan aracılığıyla ve ölüm günah aracılığıyla dünyaya girdi, ölüm de tüm insanlara geçti; çünkü hepsi günah işledi. Vahiy 5:9,10 Yeni bir ilahi söylüyorlardı: “Tomarı almaya ve mühürlerini açmaya sen layıksın, çünkü boğazlandın ve her kabileden, dilden, halktan ve milletten insanı, kendi kanınla Tanrı için satın aldın. Onlardan Tanrımız için bir krallık oluşturdun ve onları kâhinler yaptın; yeryüzü üzerinde krallar olarak hüküm sürecekler.” Mukaddes Kitaba göre gökte yaşayacak onların sayısı yalnızca 144.000’dir ve sadık resullerden başlayarak, Mesih’in sadık takipçileri arasından seçilmişlerdir. (Luka 22:28-30; Yuhanna 14:2,3; Vahiy 7:4; 14:1,3) Diriltilen bu kişilerin gökte yaşayabilmesi için Yehova onların her birine ruhi bedenler verecek. I.Korintoslular 15:35-38 şunları açıklar: ”Yine de bazıları şöyle der: “Ölüler nasıl diriltilir? Ne tür bir bedenle hayata gelirler? Ne kadar akılsızca! Senin ektiğin şey ölmedikçe canlanmaz ki. Ektiğin, gelişecek bitkinin kendisi değil, bir çıplak tanedir. Bu bir buğday ya da herhangi bir tahıl tanesi olabilir.Tanrı’nın ona uygun görüp verdiği bir beden vardır; her bir tohuma ayrı bir beden vermiştir.”…”Ölülerin diriltilmesi de böyledir. Çürüyen yapıda ekilir, çürümeyen yapıda diriltilir. İtibarsız durumda ekilir, ihtişam içinde diriltilir. Zayıf durumda ekilir, kudretle diriltilir. Maddi varlık olarak ekilir, ruhi varlık olarak diriltilir. Maddi varlıklar olduğu gibi ruhi varlıklar da vardır.Hatta şöyle yazılmıştır: “İlk insan Âdem yaşayan can oldu.” Son Âdem hayat veren ruh oldu” 42-45; “Nitekim, doğru bir kişi olan Mesih de, doğru olmayanlar uğrunda, günahlardan dolayı, yalnızca bir kez öldü. O sizi Tanrı’ya yöneltebilsin diye insan olarak öldürüldü, fakat ruh olarak hayata getirildi.” I.Petrus 3:18.
Ancak, diriltilen kişilerin büyük çoğunluğu yeryüzünde diriltilecek. “Doğrular yeryüzünü mülk edinir, Orada sonsuza dek otururlar.“Mezmur 37:29) Nasıl bir yeryüzünde? Adil, yeni bir insan toplumu, yani “yeni yer,” o zaman gerçek olacak. (II. Petrus 3:13)
O zaman, “orada oturan: Hastayım, demiyecek.” (İşaya 33:24) Ölümün yol açtığı büyük keder ve ıstırap da ortadan kalkacak, çünkü Tanrı “gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek; ve artık ölüm olmıyacak; ve artık matem ve ağlayış ve acı da olmıyacak; çünkü evelki şeyler geçtiler.”—Vahiy 21:4. Şimdi ölüm uykusunda bulunan milyonlarca insan için dirilme, barış dolu yeni dünyada yaşamak anlamına gelecek. Birçok din bunu öğretmesine ramen kimse ölmeyi istemiyor! Eğer ölüm doğal ise. bu yanlış öğretileri savunan ve öğretenler bile neden ölmek istemez?
Dinsel Yalan: Günahkarlar Cehennem’de yanacaklar!
Kutsal Kitap ne der? Tanrı kötü niyetli ya da kindar değildir. Şöyle bir düşünce tarzı vardır: “Ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam” (Hezekiel 18:23, Yeni Çeviri). Tanrı kötünün ölümünden zevk almıyorsa, sonsuza dek insanlara işkence edilmesini seyretmekten nasıl zevk alabilir?Tanrı’nın en baskın niteliği sevgidir (1.Yuhanna 4:8). Gerçekten de “RAB herkese iyidir; merhametleri de bütün işleri üzerindedir” (Mezmur 145:9, Kitabı Mukaddes). Bunun karşılığında Tanrı, O’na içten sevgi geliştirmemizi ister (Matta 22:35-38). Hangi aklı başında Anne Ya da Baba, çocuğunun en ağır suçunda bile eli Ya da kolunu yakabilir? İnsan bir ana-babaya için düşünülemez olan bu davranışı Sevgi dolu olan bir Tanrı nasıl bunu yapabilir? Sevgi dolu bir Tanrı ölülerin sonsuz işkence çektiği bir yer yaratmış olamaz. İnsanların yakılması ve işkence görmesi konusunda Tanrı şöyle dedi: “Bunu ben emretmedim, aklımdan da geçmedi.”—Yeremya 7:31.
Dinsel Yalan: Başımıza gelenler Kader!
Kutsal Kitap ne der? Tanrı insanların alınlarına hiçbir şey yazmaz. Biz doğmadan önce geleceğimizi belirleyen bir kader yoktur. Yaptıklarımızdan ve seçimlerimizden kendimiz sorumluyuz. “Her birimiz kendisi hakkında Allaha hesap verecektir.”—Romalılar 14:12. Hangi aklı başında Baba ya da anne kalkar ve çocuğu için zararlı şeyler planlar? Mukaddes Kitap Tanrı’nın sevgi olduğunu ve O’nda kötülük bulunmadığını söyler. Bu sevgi dolu Tanrı şöyle der: ‛Senin önüne hayatla ölümü, bereketle laneti koydum, hayatı seç ki yaşayasın.’ (Tesniye 30:19) Tanrı insanı özgür irade ile yarattı. Ancak insanlık Tanrı’nın iradesiyle uyumlu işler yapmaktan vazgeçtiği zaman ölüme düştü. Buna rağmen siz hayatı seçebilirsiniz. Fakat bu seçimi bizzat yapmalısınız, başka hiç kimse sizin için bunu yapamaz.
Dinsel Yalan: Dünya Tanrı’nın istediği bir zamanda tamamen yok olacak!
Kutsal Kitap ne der? Mezmur 115:16’da da şöyle okuruz: “Gökler RABBİN (Yehova’nın) gökleridir; fakat yeri âdem oğullarına verdi.” Evet Dünya insanın yaşaması için yaratıldı.
Ayrıca Tanrı yer yüzünü ebediyen oturulsun diye yarattı: ”göklerin Yaratıcısı, gerçek Tanrı, yeryüzünü biçimlendirip yapan, pekiştiren, onu boş yere yaratmayan, üzerinde oturulsun diye ona şekil veren Yehova şöyle diyor: “Ben Yehova’yım, başkası yok.”İşaya 45:18 Mukaddes Kitap şu güvenceyi verir: “[Tanrı] yeri temelleri üzerine kurdu; ebediyen sarsılmıyacaktır” (Mezmur 104:5). İsa da Dağdaki Vaazında şu vaatte bulundu: “Ne mutlu yumuşak başlı olanlara, çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar” (Matta 5:5).
İnsanlar bakmak ve korumak yerine, yeryüzünü daha önce tahmin edilmemiş ölçüde ‘mahvetmektedir’ Bu taktirsiz ve kötü insanlık tamamen yok edilecek Vahiy 11:18 şunları belirtir: “milletler gazaba geldi, Senin de gazabını gösterme vaktin geldi. Ölülerin yargılanması, peygamber kullarına, kutsal kişilere ve Senin isminden korkan büyük küçük herkese ödüllerinin verilmesi ve yeryüzünü mahvedenlerin mahvedilmesi için belirlenmiş olan zaman geldi.”
Yeni Dünyada Yaşanacak Nimetler
Dünya Barışı ve Tek Tapınma. “Kılıçlarını sapan demirleri, ve mızraklarını bağcı bıçakları yapacaklar; millet millete karşı kılıç kaldırmıyacak, ve artık cengi öğrenmiyecekler” (İşaya 2:2-4).
İnsanlarla Hayvanlar Arasında Barış. “Kurt kuzu ile beraber oturacak, ve kaplan oğlakla beraber yatacak; ve buzağı ve genç aslan ve besili sığır bir arada olacak; ve onları küçük bir çocuk güdecek. Ve inekle ayı otlanacak; onların yavruları birlikte yatacak; ve aslan sığır gibi saman yiyecek. . . Bütün mukaddes dağımda zarar vermiyecekler ve helâk etmiyecekler; çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, dünya da RAB bilgisi ile dolu olacak” (İşaya 11:6-9).
Herkes İçin Bol Bol Yiyecek. “Bu dağda orduların RABBİ bütün kavmlara semiz şeylerden bir ziyafet, eski şaraplardan, ilikle dolu semiz şeylerden, süzme eski şaraplardan ziyafet verecek” (İşaya 25:6).
Artık Ölüm Olmayacak. “[Tanrı] ölümü ebediyen yuttu; ve RAB Yehova bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek; ve bütün dünya üzerinden kavmının utancını kaldıracak; çünkü RAB söyledi” (İşaya 25:8).
Ölüler Diriltilecek. “Senin ölülerin yaşayacak, bedenleri dirilecek. Ey sizler, toprak altında yatanlar, uyanın, ezgiler söyleyin. . . . . Toprak ölülerini yaşama kavuşturacak” (İşaya 26:19, YÇ).
Mesih Adil Bir Hâkim. “Gözlerinin gördüğüne göre hükmetmiyecek, ve kulaklarının işittiğine göre karar vermiyecek; fakat fakirlere adaletle hükmedecek, ve memleketin hakirleri için doğrulukla karar verecek” (İşaya 11:3, 4).
Körler ve Sağırlar İyileştirilecek. “Körlerin gözleri açılacak, sağırların da kulakları açılacak” (İşaya 35:5).
Çorak Topraklar Verimli Olacak. “Çöl ve kurak yer mesrur olacak; ve bozkır sevinecek, ve nergis gibi çiçeklenecek. Bol bol çiçeklenecek, ve sevinçle ve terennümle sevinecek” (İşaya 35:1,2).
Yeni Bir Yer. “Ben yeni gökler [gökte yeni bir yönetim] ile yeni yer [doğru insanlardan oluşan yeni bir toplum] yaratmaktayım; ve önceki şeyler anılmıyacak, ve fikre gelmiyecek. Ancak yaratmakta olduğumla mesrur olacaksınız, ve ebediyen sevinçle coşacaksınız; . . . . [Tanrı’nın vaat ettiği yeni dünyadaki insanlar] evler yapacaklar, ve oturacaklar; ve bağlar dikecekler, ve meyvasını yiyecekler. Onlar bina edip de başkası oturmıyacak; onlar dikip de başkası yemiyecek; çünkü kavmımın günleri ağacın günleri gibi olacak, ve seçtiklerim kendi ellerinin işini eskitecekler. Boş yere emek vermiyecekler, ve felâket için doğurmıyacaklar; çünkü kendilerile beraber onlardan çıkanlar RABBİN mubareklerinin zürriyetidir. Ve vaki olacak ki, onlar çağırmadan önce ben cevap vereceğim; ve daha onlar söylerken ben işiteceğim.” “Yaratacağım yeni gökler ve yeni yer karşımda nasıl duracaksa, zürriyetinizle adınız da öyle duracak, RAB diyor” (İşaya 65:17-25; 66:22).
Mukaddes Kitap Aslında Ne Öğretiyor? Kitabı Tüm bu yalanları ayrıntılı açıklar sizi, bu kitap yardımı ile Kutsal Kitap araştırması yapmaya teşvik ederim. Dostum Mustafa Bey mutlaka zevkle destek olacaktır.
İblis ve Cinlerinin diğer yalanları ve öğretilerine ne denebilir?
Diğer mektubumda cevap vereceğim.
Saygılarımla
Atilla

Mustafa Dinçer
Profesyonel İngilizce < > Türkçe Yeminli Tercüman
Gerçek, Bilgi, Akıl, Özgürlük, Umut, İnanç, Cesaret, Sevgi (Siyasette Tarafsız)

http://watchtower.org/tk/kn37/article_01.htm

Bakırköy, İstanbul, Türkiye
+90 555 439 40 33