HOŞ GELDİN BEBEK!

HOŞ GELDİN BEBEK!

 

Yeni bir hayat için karar verilmiş dokuz ay öncesinden. Bu uzun süre öncesinde eşinden aldığını kendisine katarak. Ne umutlarla kim bilir, ne heyecanlarla. Bilinir mi ki kenetlenen iki bedenin o an ki mutluluğu ve heyecanı, o doğacak bebeğin hayat boyu üzerinde taşıyacağını!

Mutluluğunun, başarısının ve yaşam enerjisinin ilkini o andan sonra onda kalacağını ve hayatı boyunca temelinden aldığı duygularını. İstenerek dünyaya gelen bir bebek olmanın ayrıcalığını üzerinde taşıyacağını… Fark ettirmeden.

Eğitimli, bilgili bir annenin yetiştirdiği insan seçilir, belirir diğerlerinin arasında. Daha iyi nesiller için en iyi yatırım analara mı olmalı ilkin! İlk ten, ilk göz, ilk nefes ana ile paylaşılmaz mı? Hayat boyu hiç bitmeyecek paylaşımın atılan temelleridir bu paylaşımlar.

Yeni bir hayat bağladı bugün diğerleri gibi, doğa kendini yenilemeli, yenileyebilmeli ki, yaşam devam edebilsin.

Çalan telefondaki ses müjdeledi yeni nefesi. Ürperen bir ten, göz yaşı ile dolan iki göz. Mutluluk da ağlatır üzüntüler gibi bazen!

Birkaç yıl öncesi üzerinde okul forması, uzun saçları iki omzunda örgülü, kırmızı yanaklar, öğretmeni ile gelmiş, “Eti senin kemiği bizim!” diyerek iş hayatının en alt basamağına bırakılmıştı oracıkta. Yalnız, yapayalnız hissetmişti kendini, ilk kez annesinden ayrılan bir yavru misali, o anası bildiği öğretmeninden ayrılıp iş hayatının ortasına bırakılmıştı.

Güler yüzlüydü, biraz ürkek. Ürkekliği gözlerinde ki pırıltıyı gizlemeye yetmiyordu. Kaçamak bakışları ile ortamı süzse de, biraz çekinir hali seziliyordu. Sezgi yanıltmıştı bu sefer. İlk günün ardından yeni iş yerleri araştırmasını istemiş olsa da öğretmeninden o an ki kararı ile ne kadar yanıldığını daha sonra ondan içtenlikle duymak duyanları hem mutlu etmiş, hem de onurlandırmıştı.

Katıldığı ortamın yaşça en küçüğü idi, kimilerinin çocuğu olacağı yaştaydı.

Aradaki yaş farkı bazen unutulup gidiliyordu, çünkü ona yaklaşımlarının ne kadar içten ve sevecen olduğunun farkında idi. Hiç bir zaman kötüye kullanmadan, aradaki mesafesini korudu. Verilen her hangi bir işi büyük bir dikkatle dinliyor, özümsüyor ve uygulayarak olur almak istiyordu. Ondaki bu hevesin ve heyecanın ne olduğu iyi bilindiğinden, eleştiriler olumlu yönde yapılıyor, eksiklerine göz yumularak. Yapıcı olunduğu sürece daha iyi öğreneceği diğerleri tarafından biliniyordu.

Öğrendi de. Kısacık zamanda bilgisayarı kullanmayı, işin tekniğini az

çok kavramıştı. İşin en önemli evresi olan tasarıma kalmıştı. Bilinenler sonuna kadar öğretilmeye ve iletilmeye hazırdı. Eğer almak ona yeterli gelmeyecekse sorduğu yanıtlanıyor, sormadığında da yeri geldiğinde

iletiliyordu. “Söylenen ve gösterilen bir kez daha anlatılmaz” diyerek de kulaklarını dört açması hatırlatılıyordu.

Ne zorluklar bekliyordu onu, üniversite sınavına girecekti, meslek lisesi mezunu olacaktı ve aldığı teorik eğitim sınav için yeterli gelmeyecekti belki de. Ama bir kez deneyecekti. “Bildiğimle sınava gireceğim” diyordu.

Her hangi bir ek bilgi hazırlığına girişmeden. Üniversiteye yetenek sınavı ile alınan bir fakülte düşünüyordu. İstediği mesleğe başlaması sınav sonucu ile olmasa da, o bire bir çalışarak öğrenecekti. En azından bir kez denedi ve olmadı.

Kısa sürede başarısı işveren tarafından da onaylandığı için aldığı maaş da azımsanmayacak miktarda idi. Oysa ki şunun şurasında ilk başladığında yol masraflarını bile karşılamıyordu iş veren.

Durgundu, mutluydu, heyecanlıydı ve bazen de kaygılı!.. Bir anı bir anını tutmuyordu. İçi içine sığmıyordu. Ufak kaçamakları vardı, bir şeyleri gizler gibiydi. Pek fark etmemiş gibi davranılsa da.

Sonunda herkes öğrendi. Onaylanmayacağını, verdiği karar için çok erken olacağını, acele etmemesi gerektiğini büyüklerinden defalarca duyacak olsa da o kararını vermişti bir kere.

Kızımız gölünü bir delikanlıya kaptırmıştı. Yaşının küçük olduğunun bilincindeydi evlilik kararı için. Ama onlar kararını vermişti, büyükler onaylamasa da. Tebrikler o anda sunuldu. “Hep mutlu ol, şu anda olduğun gibi, hep ama hep” denmişti.

Daha önce evliliği yaşamış olanlar kendisini edindikleri tecrübeleriyle

uyardı. “Bizimki farklı olacak” cümlesi artık yeni evlenen her çift için klasik bir evlilik sloganı haline gelmişti. Bilmeden o da söze döktü. Buruk bir gülümseme paylaşıldı o duyguyu paylaşanlar arısında, sezdirilmeden.

Paylaştığı iş kolunun ustası işten ayrılıyordu, işler tümüyle ona kalıyordu. Başarabilir miydi, altından kalkabilir miydi, gidenin yerine gelen neleri değiştirirdi? Paylaşılan aynı iş yerinden, aynı ortamdan, aynı günler artık kalmamıştı. Bunlar o an için düşünülmüyordu. Gidilmesi ne kadar üzse de, inceden inceye bir sevinç yaşanıyordu. Ustalığın basamaklarına öyle ya da böyle tırmanacaktı.

Hayata gözlerini açmasına neden olan bebek anneliğin özverisini bir kez daha gündeme getirmişti. Mesleğinde bir yerlere geleceği kaygısını yaşarken birden bire annelikle tanışmış, belki de bebeği ile yaşamın üstesinden gelecekti. Mutluluğu, zamanını, yaşamını bir bebekle pekiştirecek, onu en güzel şekilde yarınlara hazırlayacaktı. Uykusuz geceler, kendisi için zaman bulamayacağı anlar, bebeğini kucağına aldığı anda siliniverecekti bir anda aklından.

Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu karar vermesi için anlık zamanlarla yarışacaktı bebeği için. Bebeğinin tehlikeli bir durum anında vereceği karar önemli idi o an için. Bütün merkez bebeği olacaktı. Bebeği büyük bir huzur içinde uyurken her şeyden habersiz; henüz büyükler tarafından köreltilmemiş, tüketilmemiş fazlası ile onda varolan tüm değerleri izleyecek, bir parçasını o an için paylaşacaktı o mışıl mışıl uyurken.

Bozmadan, kırmadan, düzene uydurmadan yetiştirebilecek miydi bebeğini? Kendi değerleri mi ağır basacak, yoksa toplumun içinde ezilmemesi için güçlü olması mı öğretilecekti. Güç güçsüzlükle karıştırılmadan. Neyin “güç” olduğunu ayırt edebilecek miydi?

En az kendisi kadar güzel, en az kendisi kadar mutlu bir bebek olacaktı o da biliyordu. Çok genç yaşta anne olmanın sorumluluğunu hiç bir zaman unutmadan. Kendisini yetiştiren annesinin desteği ile daha da güzel bir insan olacak bebeği biliyordu.

Hayat boyu alınabilecek en zor kararlardan biri olan ama bir o kadar da kolay gelen herkeslere. O kararını vermişti!..

Yeni bir insan, yeni bir hayat!

Benden

25.9.2006