BASTIK, SUCUK, TARHANA, CEVİZ

22

YEMEYİP DE NE EDECEĞİZ?

 

Nasıl bir bunaltı ve tedirginlik içindeyim…

Bakkala, ekmekçiye, kasaba 900 liraya yakın bir borç… Eve, terziye, Hoca’ya vereceklerim de cabası…

Sigaram, rakım, gece yaşamım yok… Niçin böyle oluyor, bir türlü aklım ermiyor…

Aysel şimdilik gemiyi düze çıkardı sayılır. Yüksel’in durumunun ne olacağı belli değil. Babam ise işsiz, parasız, perişan bir durumda…

Hangisine yanayım. Bu işin içinden nasıl çıkayım…

Bir de bu durumda ortaokulu bitirme sorumluluğu ile karşı karşıyayım.

Akşamüzeri işten çıkar çıkmaz hemen eve gittim, bitkindim, yattım. İngilizce dersine bile gidemedim.

Kafam kazan gibi. Borçları nasıl kapatacağım düşüncesi başımı patlatacak.

Eşime gelince az sonra pişmanlık duyuyor yaptıklarına…”Ah bir de şu sinirlenmeden kurtulsam!” diyor. Zaten o siniri değil mi yuvamızın neşesini kaçıran…

Çocuklar normal besinini alamıyor… Üstlerinde başlarında yok. Dört günde dört yüz gram et girmiyor eve… 7 kişilik bir ailesiyiz… İşte biz böyle bir haldeyiz.

Bir de “oruç tutmuyor” diyorlar bana. Ocağınız bata sizin. Ne zaman doyduk ki bir de aç kalalım…

Dün dayımlara gitmiş bizimkiler… Çocuklar, et diye, kurabiye diye sofranın başında birbirleri ile çekişmişler…

Anneleri: “Ne terbiyesiz çocuk bunlar, utandım!” diyor.

Ne yapmalılardı ya… Bizler gibi canımız istediği halde “Teşekkür ederim!”  diye burunları ile mi itmeli idiler…

Doğrusu canın çekerken yemek değil mi? Çocukların yaptığı da bu değil mi? Bunun anormallik neresinde…

Çocukların bu hallerini göre İlhan yengem bir naylon torbaya; bastık, ceviz, incir, sucuk, tarhana koymuş “evde yesinler!” diye…

Bunu görür görmez kırdım cevizi, yaptım bir bastık dürümü. Aç ölenler gibi yedim de şirinliğim kandı bir parça…

Ben böyle yaptıktan sonra ne diyebilirsin çocuklara… 15.1.1965

  1. 31.5.2010

X

Merhaba Baba,

Çok güzelmiş baba, gözlerim doldu…

Bunun neresinde güzellik diyeceksin, acının, çilenin, yokluğun…

Her şeyden önce o günleri bize o anki duygularınla bugün yaşatabiliyorsun ya, anılarını o zamanda kaleme almış biri olarak, bundan güzel ne olabilir.

Onca yoklukta, mücaleden hiç bir zaman bıkmamış yılmamışsın…

Hele hele, şu zamanda bile, anne babaların değerlendiremediği, tertemiz çocukların en doğal davranışlarını doğru olarak değerlendirmen her şeyden güzel.

Anneme gelince, iyi çıkmış bunca zorluğun, bunca çabanın, bunca sorumluluğun içinden…

Her ikinizin kızı olmak beni gururlandırıyor, geçmişimizi okuduğum her zaman…

Teşekkürler baba, iyi ki dört kız çocuğu da dünyaya getirmişsin.

Ablamların olması bana ayrı bir güven veriyor.

Seni seviyorum Eren Bilge, Hayri Balta.

Yener Balta, 30.5.2010

  1. 31.5.2010

+

Not: Bu yılın (1965) 12. ayında ben geleceğim… :)