KIZMAK YOK

100- ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK…

Toplumların alışkanlıklarını, geleneklerini değiştirmek çok zordur. Bu değişikliği toplumları en çok etkileyen Peygamberler bile gerçekleştirememişlerdir. Sonunda toplumların gelenekleri doğrultusunda, etkilerini söndürmek zorunda kalmışlardır.

Atalarımızın şeriatın kestiği parmak acımaz, diye bir özdeyişi vardır. Şeriat’ın kestiği parmağın acıyıp acımadığını parmağı kesilene sormak gerekir. Hani, sağlam ne bilir hastanın durumundan derler ya parmağı kesilmeyen parmağı kesilenin acısını ne oranda anlar? Ama artık parmakları şeriat kesmiyor. İrtica kesiyor.

26 Şubat 1990 tarihli gazeteler “İrtica Bu Kez Parmak Kesti” başlığı ile haberi görüntüleyerek verdi. Belediyede şoför olarak çalışmakla olan Cemal Akın adlı vatandaşımız, iş dönüşü arkadaşları ile birlikte biraz içki içmiş. Bu sırada önüne üç kişi çıkmış. “Sen üç aylarda içki içmeye utanmıyor musun?” diye kafasına çökmüşler. Saldırganlar çember sakallı imiş. Cemal Akın’ı feci şekilde dövmüşler ve üç parmağını da kesip sırra kadem basmışlar. Taksim Devlet Hastanesinde kesilen sol elinin parmaklarını göstererek yakınıyordu Cemal Akın…

Burada Çember sakallı üç kişinin gerekçesi üzerinde durmak istiyorum. Üç ayların tarihî kaynağının ne olduğunu bulmak istiyorum. Bu üç aylar İslam tarihinde haram aylar diye geçer, İslâm Peygamberi de çok çekmiştir bu haram aylar suçlamasından. Bu haram ayların geleneğini araştırırsak tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışından çok öncelere dayandığını görürüz, ilkel toplumlar, bilindiği gibi, birbirinin malını ve namusunu yağmalarlar, canlarını alırlardı. Arabistan’daki ilkel topluluklar yılın dört ayını bu yağmalamayı önlemek, can almayı durdurmak için barış ayları olarak ilan etmişler. Yılın dört ayı içinde bu aylara, haram aylar denerek güvenlik içinde hissetmişler kendilerini…

Bu haram ayların İslâm Peygamberince ve taraftarlarınca ihlâl edildiğini Kuran’dan anlıyoruz. Anlaşılan haram aylarda İslam mücahitleri saldırı ve savaş yapmışlar. Mekkeli putperestler, “Haram ayda bu savaş yapılır mı?” demişler. Verilen yanıtı Kuran’dan okuyalım: “2/217: Ey Muhammedi Sana hürmet edilen ayı: o aydaki savaşı sorarlar. De ki: O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, O’nu inkâr etmek, Mescidi Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak. Allah katında daha büyük suçtur” (Diyanet Çevirisi).

Görülüyor ki haram aylara uymayan mücahitleri sorguluyorlar. İslam Peygamberinin buna Kuran’da yanıtı ise: “Evet haram aylarda savaş suçtur ama onların yaptıkları daha büyük suçtur!”

Acaba diyorum bizim parmak kesen ve parmak keserken Allah’a hizmet arz ettiğini sanan şeriatçılarımız haram ayların-üç ayların, tarihçesinin bu olduğunu biliyorlar mı idi?

Yukardan beri anlatmaya çalıştığım gibi insanların alışageldikleri alışkanlık ve gelenekleri değiştirmeye Peygamberlerin bile gücü yetmemiştir. Bunların değişmesi ancak ve ancak insanların bilgilenmesi ve bilgilendirilmesi ile olur. Bu da okumakla, araştırmakla, düşünmekle olasıdır. Yoksa öyle nakle dayanan bilgilerle insanlık ilerleyemez… Bu durağanlığı bütün dinlerin katı taraftarlarında görmekteyiz. Yahudi’sinde de, Hıristiyan’ında da, Müslüman’ında da yeni düşüncelere yeni alışkanlıklara yeni davranışlara izin yok.

Gaziantep, Bugün, 17 Mart 1990

101- TERÖR