STAJYERİN YAPTIĞINA BAK!

STAJYERİN YAPTIĞINA BAK!

Üniversiteden bölüm ikincisi olarak mezun oldum.

Mezuniyet töreninde plaket, diploma ve başarı belgesinin yanında ödül olarak her zaman kullanabileceğim bir çift kalem armağan edildi.

Bölüm başkanımız biri tükenmez diğeri kurşunkalem olan Cross marka altın kaplamalı kalemleri kendisi vermiş, bundan sonraki hayatımda başarılar dilemişti.

İş hayatı okul hayatından çok farklıydı.Kısa zamanda birçok işe girip çıkmıştım. O zamanlar çalıştığım yer küçük bir şirketti, ben, patron ve kardeşi dışında kimse çalışmıyordu. Hiç memnun değildim.Maaşımı doğru dürüst alamıyor, bunun yanında birçok olumsuzluklar içerisinde çalışıyordum.

Gazetede bir ilan görmüştüm.Bir dergiye grafik tasarımcı alınacaktı.

Çalıştığım yerden bir an önce kurtulmalıydım. Randevumu aldım ve görüşmeye gittim.Derginin müdürü ile görüşmem olumlu geçmişti. Bana, “Şu anki işyerinden çıkacaksın. Diyelim ki burada başarılı olamadın. O zaman işsiz kalacaksın!” demişti. Ben de “öyle bir iş yerini rahatlıkla bulabileceğimi ama böyle bir yerde çalışmanın bir ayrıcalık olacağını düşünüyorum” demiştim.

Bu konuşmam hoşuna gitmiş olmalı ki, “Sevdim seni” demişti babacan tavrıyla… “Öyleyse yarın gel başla” demişti.

Aldığım maaşın iki katı maaş alacaktım. Mutluydum. Editörü, muhabiri, fotoğrafçısı, sekreteri, şoförü, aşçısı… çalışan eleman sayısı oldukça fazlaydı.

Kalemlerimi burada kullanmaktan büyük zevk duyacaktım.

Çalıştığım odada herkesle kaynaşmıştık, birlikte neşe içerisinde çalışıyorduk.

Her iş yerinde olduğu gibi buraya da stajyer alınmıştı.Muhasebecinin yakın akrabasıydı.Odamızda çalışırken eğleniyor, gülüyor ve yaptığımız işten zevk alarak bir şeyler çıkarıyorduk.

Herkesin uğrak yeri bizim odamızdı. Birkaç kez uyarı da almadık değildi…
Stajyer de, muhasebe bölümünden çok bizim odamızda oluyordu.

Kalemim onun dikkatini çekmişti. “Bu orijinali mi?!” diye sormuştu. Zira çok fazla taklidi olan kalem markası idi.Onu kullanmak, taşımak bir ayrıcalıktı. Dergi eskizlerimi Cross kalemimle tasarlıyor, arkadaşlarım benim için özel olduğunu biliyor ve benim kadar onlar da titizleniyorlardı. Kullanmak için izin istiyor ya da kullanmamaya özen gösteriyorlardı.

Bir öğle yemeği sonrasında masama oturmuş, işime devam edecektim.

Kalemlerim yoktu! Masamın üzerine, altına, kenara köşeye baktım yoktu. Çalışan herkese sormuştum.Kimsenin haberi yoktu.Üzülmüştüm. Ümitsizce masama otururken bir de ne göreyim kalemler yerde duruyordu.

Birileri şaka yapıyor olsa gerekti… Ama içime kaygı düşmüştü bir kere!..

İnanılır gibi değildi! Ertesi gün kalemler yine kaybolmuştu.Aynı süreci yine yaşadım.Ama bu sefer bana sürpriz yapıp gelmemişlerdi.

Kalemlerim kaybolmuştu. Kimseyi suçlayamazdım. Ama kalemlerimi kimin aldığını çok iyi biliyordum.Benimle birlikte kalemleri arayan stajyerin aldığından adım gibi emindim.

Düşünmeye başlamıştım: Kalemlerimi kendisinden nasıl alabilirdim. Stajı bitmiş, bizlere hoşça kalın demeden gitmişti.

Bunu yanına bırakamazdım… Muhasebeciden telefon numarasını istedim, bir açıklama yapmış mıydım, hatırlayamıyorum.

Aradım!..Telefona kendisi çıktı. Sesimden beni tanımıştı. Benimle pek
konuşmadı, konuştuğunda da sesi titrekti. Olabildiğince kararlı, “kalemlerimi yeteri kadar kullandığını düşünüyorum, artık geri almak istiyorum.” demiştim. “Sana bir adres vereceğim oraya bırakmanı isteyeceğim. Orası babamın ofisi ve ben orada olmayacağım” diye de eklemiştim.

Bana sadece “peki” demişti.Verdiğim zamanda, verdiğim adrese bırakmıştı.

Bana ait olan, benim için maddi değerinden çok manevi değeri olan kalemlerime kavuşmuştum.Kalemler bir zarfa konmuştu, içinde de bana yazılmış bir not vardı. “Vicdanen rahatsızdım, benden bu şekilde geri aldığınız için size teşekkür ederim. Özür diliyorum, beni affedin!” yazılıydı.

Yener Balta, 19 MAYIS 2013
+

Sevgili Yener,

Bir öykü ancak bu kadar güzel anlatılabilir.

Öyle sanıyorum ki buna benden çok Fevzi sevinir.

Kutluyorum, bu tür öyküler bekliyorum.

Sevgilerimle,

Hayri Balta, 19.5.2013