FLAMENKO DANSI

FLAMENKO DANSI

Rüzgar sıcağı ve nemi okşayarak esti geçti. Birden ortalık gecenin rengine büründü. Seyircilerin uğultusu kesildi. Önce yuvarlak beyaz ışık sahnenin ortasında belirdi. Uzun kuyruklu kostümü kan kırmızısıydı. Işık onu karanlık sahnede parlattı. Tüm bedenini saran kırmızı kostümü, kat kat olan etek uçları arkasından nazlı nazlı süzüldü.

İki elini birbirine vurdu, sessizliği elinin ritmi bozdu. Sert bir hareketle döndü, elbisesinin uzun eteği tüm bedeninin kıvraklığı ile savruldu. Alto sesi süzülerek havada yankılandı, müziksiz, melodisiz… Ayaklarını yere vurmasıyla çıkan tak tak sesleri ellerinin ritmiyle buluştu…

Açık havada, karanlık sahnede, beyaz ışık dansçıyla raks ediyordu.
Ürpermiştim, atmosfer büyülemişti beni, sahneyle bütünleşmiştim.

Sahnenin arkası birden aydınlandı, sıra ile dizilmiş dansçılar birazdan baş dansçıya eşlik edecekti. Müzik sadece gitardı, kadının o büyülü sesine eşlik eden, el çırpmaları ve ayak sesleri bir orkestrayı andırıyordu…

Bir an sessizlik oldu, sessizliği bir köpeğin havlaması, ardından seyircilerin alkışları bozdu. Bodrum Kalesi tıklım tıklım doluydu. Sanki tüm tanınmış yüzler sözleşmiş gibi oradaydılar.

O gece Flamenko dans topluluğunun gösterisi vardı, aynı zamanda Kadir gecesiydi. İslam dinine göre, Kur’an’ın vahiy yoluyla İslam Peygamberi Muhammed’e gönderilmesine başlanan gündü!

Beni gecenin diğer yanı ilgilendiriyordu! Kaçırmadığım için mutluydum, görebildiğim için şanslıydım. Sanat benim için bir ibadetti!..

Bodrum Kalesi’nin hemen arkasındaki camide Mübarek Kadir gecesi yadediliyordu. Hoparlörden çıkan hoca efendinin sesi sahnedeki sesi bastırıyor, bazen de sahnedeki coşkulu sesten baskın çıkıyordu. İki ayrı sesin birbirine karıştığı da oluyordu. Sanatçılar İspanyol’du, dinleri katolikti. Bu gecenin İslam alemi için önemini biliyorlar mıydı? Festival boyunca bir kez sahneye çıkan topluluk bu mübarek geceyle çakışmıştı. Sanat ve din birbirine karışmıştı!..

Flamenko bu, bazen hüzünlü, bazen coşkulu, bazen romantik, bazen de hırçın ve kavgacı olabiliyordu, sesleriyle, danslarıyla, müzikleriyle… Bodrum Kalesi’nin açık havasında bin beş yüz kişiye yakın seyircisinin ayakta alkışları beğeninin göstergesiydi.

Huzur içerisindeydim, gösteri beni büyülemişti. Kaleden ayrılırken, köşelerde yerlerini almış dilenciler verilecek sadakalarla Kadir gecesinden nemalanacaklardı.

Sokak köpekleri havlıyordu!.. Denizin suyu her zamanki gibiydi, boğucu yaz sıcağı, ara sıra esen rüzgarın değip geçmesiyle ferahlatıyordu.
Güneş yine yarın sabah kızıl doğacaktı, tıpkı diğer günlerde olduğu gibi…
Yener Balta, 25 Mart 2015