R.H

H.S.
Selam Hayri Bey,
Hep ben mi sizi okuyacağım, birazda siz beni okuyun.
Bu gün niye gelmedim? Sabah telefon ettiğimde hastaneye gittiğinizi öğrendim ve yorgun olabileceğinizi düşünerek gelmedim. Geçmiş olsun, umarım iyisinizdir. Yazıyı okuyup okumamak sizin elinizde ama gelseydim ister istemez beni dinleyecektiniz ve rahatsız olacaktınız, birazda bunun için gelmedim. Bundan sonra ne zaman emrederseniz gelirim; kar-kışta olsa, gecenin köründe olsa….
Sizinle nasıl tanıştık?
Katıldığım ikinci haftaki toplantıda ‘siz geçen hafta Albay olduğunuzu söylemiştiniz, bu gün çay taşıyıp bardak yıkıyorsunuz’ demiştiniz.
Evet; dernek inşaattan yeni çıkmıştı, bir ocakta çay demleyip evimden götürdüğüm büyücek bir leğende bulaşıkları yıkıyordum .Döküntüden Terasta oturacak iki masalık yer bile yoktu. Kayıt-kuyudat ve kitaplarda dahil olmak üzere her şey darma dağınık ve toz içindeydi. Siz ve birkaç kişi dışında hiç kimsenin eli cebine gitmediği için, zaten aidat toplamayı düşünen bir görevlide olmadığı için bütün giderler Avni Bey tarafından karşılanıyordu. ( Temmuz ayında Toplanan 110 Ytl.lik aidatı Erdal TUT beyefendiden kasım aralık ayında iki taksitte geri alabildim)
Tam iki yıl oraya gelenlerin hiç birinin düşünemeyeceği bir bağlılıkla çalıştım. Doğru dürüst Ankara dışına bile çıkamadım. Millet denizde kulaç atıp güneşte bronzlaşırken ben Derneği açık tuttum. Herkes evinde Tv başında çayını yudumlarken ben derneği açık tuttum hemi de gaz masrafı olmasın diye kaloriferi yakmadan. İki yılda eşimle semt pazarına beş kez ancak gidebilmişimdir. Yiyecek içeçek ikram ettim. bulaşıklarını ben yıkadım. Tuvaletler kullanıldı temizliğini ben yaptım. Silen süpüren yıkayıp ütüleyen ben oldum.Adam gibi televizyon, faks, kablolu yayın, eskide olsa bilgisayar güzel bir aydınlatma (sadece bunun parası dernekçe karşılandı), el koyduğum masa- masa örtüleri ve sandalyeler, en önemlisi 1300Ytl değerinde Mutfak, son zamanda yaptırdığım boya ve badana v.s v.s Bunları yaparken hiç bir yazışmayı ve hiç bir faaliyeti de aksatmadım. Bilmiyorum; 27 Mayıs ve diğer Bayram kutlamalarından bir şikayeti olan oldu mu?
Niçin böyle çalıştım? Çünkü ben 27 mayısa bağlıyım. O insanlar ‘eğitim seferberliği’ ile benim köyüme okul açmasalardı ben okuyup subay olamazdım. Onun için bu işe soyununca minnet borcunu ödemenin heycanı ile çalıştım. Avni Beye sadece bana bu fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.
Sonuç ne oldu? Aşkla çalışanı şevkle becerirler. Banada aynı formül uygulandı ve Avni Bey tarafından refüze edilerek KOVULDUM. Halbuki derneğe hizmetimin yanında ona evladı gibi hizmet ettim. Sadece Genel başkan değil aynı zamanda baba bildim.Bunun için üzüntüm çok büyük. Tabi bir üzüntüm daha varki sizide hedef aldığı halde belirtmeden geçemeyeceğim: İki yılı aşkın bir süre arkadaş olduğum ve hizmet ettiğim kişlerden (2-3 kişi dışında) hiç kimse halimi-hatırımı sormadı. Aranılmayı hatta sorgulanmayı bekledim durdum….Bu süre içinde ‘VEFA’ nın sadece İstanbul’da bir semt olduğuna bende inandım.
Peki suçum ne idi? Anlatayım.
Şubat-Mart aylarında G.Başkan bazı yeni kişilerin üye yazılmasını istedi.Genel kurul yaklaşınca Yönetim kuruluna …. da alalım dedi, itiraz etmeme rağmen ısrar edince ses çıkarmadım ama Binali Beyle … ma haber göndererek yönetime girmemesini, eger mutlaka girecekse ben yönetimde görev almayacağımı ilettim. Girmeyeceği yönünde haber geldi. 13 Mayısta ta (Genel Kurulda)Genel Başkan tarafından görev teklif edilince kabul etti ve yeterinden fazla aday olmayıncada seçildi. Kendisine mesajla ya istifa etmesini, etmeyecekse ben ayrılacağımı belirttim.İki gün cevap vermedi.16 Mayıs günü cevabını sorduğumda terbiyesizliklerle -hakaretlerle istifa etmeyeceğini söyledi. Aynı gün Avni Beyi alıkoyarak görevden istifa edeceğimi bildirdim.Sebebinin özel olduğunu bildirmeme rağmen ısrar edince; ya o kadın gitmeli, o gitmediğine göre ben gideceğim, zaten maaşlı bir işe ihtiyacım var dedim. İlla sebebini sordu, özel dememe rağmen ısrar edince bende kendisini aynı zamanda baba bildiğim için aşağıdaki şekilde anlattım:
2 nisan günü biride derneğe arasıra uğrayan biri olmak üzere dört kişi yemeğe gittik. Bir ara … alkolünde tesiri ile olacakki: sizin oradan iki hatunu hallettim dedi. Bunlardan birininde … olduğunu söyledi. Diğeri ne isede … ya inanmak istemedim. Anadolu tabiri ile başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Biraz daha deşeledim doğruydu. Hemide işi dernekte becerdiklerini söyledi.(o sıralarda … . sabah erken çocuğunu kursa getirirken dışarda kalmasın diye ona anahtar vermiştim) Çok zoruma gitti. Farkeden olmamıştı ama onunla bambaşka bir arkadaşlığımız vardı. Öncelikle anahtarı aldım ve soğuk davranmaya başladım. Sayın Genel Başkanımıza göre ben agır suçlu oldum. 12 gün hiç gündeme gelmedi. (Sebebini sonradan anladım. Genel kurul sonuç yazıları yazılacak, 27 Mayıs hazırlıkları var, davetler,çelenkler, ikramlar v.s v.s Bunlar için hamal lazım onun için … hemen kovmanın zamanı değil) 27 Mayıs geçti. … her şeyi halletti (Bu arada 25 mayıs gecesi saat 23.45 e kadar çalışarak mutfak monte ederek G.Başkanımızada tekmil verdim.) 28 Mayıs günü ben çalışıyorum onlar sohbet ediyorlar beni çagırarak yüzleştireceğini söyledi. Ben inkar etmediğimi yüzleşmeye gerek olmadığını söyledimsede :hayır o da burda sende… olanları anlat. Bende 7 kişinin içinde … marifetlerini ispat edeceğimide ileri sürerek bir güzel anlattım.
Sonuç ne oldu: ATASÖZÜ: Selimiye kışlası kadar damın olacağına, söğüt yaprağı kadar a..n olsun yeter demişler. … .daki incir yaprağı kadar ama genede ben kovuldum o kazandı yönetimede girdi. Umarım anahtarda almıştır, derneğe katkısıda olur.
29 mayısta telefon ederek:765 Ytl alacağım var nezaman ödersiniz dedim. O tarihe kadar bana güvenen G.Başkanımız geçmişe dönük olarak güvenini yitiriverdi. Bana; bir gün kızılayda bir yerde buluşalım (artık derneğe giremezsin demek istiyor) bana açıklama yap diyor. Alınan verilen fişler dernekte olduğu halde! Ailede 6 nüfus 1730 Ytl maaşım var. Bir eşi bir kadifesi ve 4000 Ytl maaş var benim paramı 12 Haziranda verdi hemide ağzımdan burnumdan getire getire.
Hakkımı derneğe ve Üyelere Helal Avni Beye ise haram ediyorum. (Bu dileğim bir ihtimal tanrı varsa diye değil o kişi tanrının varlığına inandığı içindir)
Haziran ayı başında Mevlüt’le haber gönderdim:Faks ve kablolu yayın benim üzerime, kim üzerine alacaksa bildirsin. Mevlüt’le gelen haber:Ben üzerime alacağım.(Mevlüt ayrıca :merak etme komutanım sorun olmaz dedi) Temmuz ayının sonu,faksı ve telefonu değiştirmişler. Benim telefon ne oldu dedim kullanmıyoruz dediler ben size haber gönderdim siz niye haber göndermediniz boşuna borç birikti dedim bizi ilgilendirmez git kapat. Kapattım, 65 Ytl borç, ödeyin cevap bizi ilgilendirmez. Bu konuşmaları derneğe bıraktığı adamın söylemesini eğitimini ve kültürünü dikkate aldığımda normal karşılıyorumda aynı tavrı Albay rütbesine gelmiş, milletvekilliği yapmış 81 yaşında bunamamış bir adama yakıştıramıyorum.
Nemi yapacağım?
Dernekte iki yıl görev yaptım. Salak sayılmam, Dernekler kanununa göre nelerin olması gerektiğini fakat nelerin yapıldığını çok iyi biliyorum. Bende onu şikayet edeceğim hemide gizli kapaklı değil ALNININ ÇATI diye açık açık ; bu şikayetin sonucundan dernek ve BEN zarar görecek olsam dahi!
Saygılarımla Hayri Bey. Fikrimden caymayacağım kesin ama gene de anlattıklarım hakkında düşüncelerinizi belirtebilir, sorular sorabilirsiniz. İyi geceler dileği ile…
… 2.9.2006
X
Sayın …
Önce sevgi sunayım.
Yazınızı yineleyerek okudum. Bir de olayı sizin ağzınızdan duymuş oldum.
Dediklerinde haklılık payı olabilir. Ancak kol kırılır yen içinde kalır, kalmalıdır.
“Söz sahibinden batar” demiş atalarımız. Bu konu geçmişte bırakılmalıdır.
Çünkü mahkeme tutanaklarına aktarılacak seks konuları hem size zarar verir; hem de Derneğe… Gazetelerin diline düşmek yarar vermez kimseye…
“Tabi bir üzüntüm daha varki sizide hedef aldığı halde belirtmeden geçemeyeceğim: İki yılı aşkın bir süre arkadaş olduğum ve hizmet ettiğim kişlerden (2-3 kişi dışında) hiç kimse halimi-hatırımı sormadı.” Diyerek bana da sitem ediyorsunuz. Oysa ben size “Neden, niçin böyle oldu?” demiştim telefonda. Siz de “Böyle icap etti” demiştiniz.
Kaldı ki sizinle yazışıyoruz ve de telefonlaşıyoruz.
Sonuç olarak diyebilirim ki: Bu tür konuların mahkemeye intikal etmesinden yana değilim. Sonra açacağınız davanın İş Kanununda yeri yoktur. Siz orada kendiliğinizden seve seve çalıştınız. Arada bir işveren-işçi ilişkisi yoktur; aradaki ilişki bir ocağa mensubiyetten doğmakta idi.
Takdir sizindir, istediğinizi yapabilirsiniz. Bana düşen kanaatlerimi bilgece bildirmektir.
Saygılarımla,
hayri@bilgebalta.com – 2.9.2006