MİSAFİRİM HAVUZDA

MİSAFİRİM HAVUZDA

Suya kim dayanabilir ki! Hele bu havuz olunca…

Ablamın yazlık evinin hemen önünde siteye ait havuzu var. Site, denize biraz uzak olduğu için herkesin tercihi havuz oluyor ister istemez. En çok da çocukların, kendi başlarına havuza gelebilecek yaştakilerin…

12-13 yaş civarı erkek çocuklar havuzda, havuzun suyu taşarcasına hareketlendirip kendilerince bir oyun geliştirmiş, yarışıyorlar.

Deniz, uzakta gökyüzü ile birleşmiş, sonsuz mavilik insanı büyülüyor.

Şemsiyenin gölgesinde okuduğum kitaba ara vererek onların oyunlarına bakıyorum.

İçlerinden biri giyinik, havuzun kenarında onları izliyor. Sanırım bir rahatsızlığı var ki girmiyor havuza diye geçiriyorum içimden…

Bu böyle devam ediyor, onlar oynuyor, o oturuyor.

Dayanamayıp soruyorum;

“Sen neden girmiyorsun, hasta mısın yoksa?”

“Hayır, benim girmeme izin vermiyorlar…”

“Kim vermiyor?”

“Sitedekiler!”

“Onlar kim?”

“Site yönetimi, dışarıdan gelenlerin havuza girmesini yasaklamış.”

Saçmalık diyorum kendi kendime, bu yaşta bir çocuk için, en yakın arkadaşları havuzun tadını çıkarırken, havuza girmesinin yasaklanması…

Havuza girmek istiyor musun?”

“Hem de çok, ama girmem yasak!”

Adın ne?”

“Hasan.”

“Yüzme biliyor musun?”

“Evet, hem de çok iyi yüzerim.”

“Peki Hasan havuza benim misafirim olarak girebilirsin.”

“Gerçekten mi?”

“Evet gerçekten, sana bir şey diyen olursa benim adımı verirsin. Anlaştık mı?”

“Evet anlaştık.”

“Hadi gir ne duruyorsun?”

“Ama mayom üzerimde yok!..”

“Evin yakın mı?”

“Evet, bakın şu evde oturuyorum.” diyerek evini gösteriyor.

Sitenin dışında, henüz üst katı tamamlanmamış, sıvasız bir ev…

İçi içine sığmıyor. Sevinçten uçuyor neredeyse… Bir çırpıda yanımdan uzaklaşıyor.

Şortunu giymiş, naylon terlikleri ayağında koşarak geliyor.

Kendini ıslattığı duşun altından çıkıp, yanıma gelerek;

“Size çok teşekkür ederim, öyle çok ki…” deyip ayağındaki naylon terliklerini fırlatıp, zıplayarak havuza atlıyor.

Hasan, tatilim süresince hep benim misafirim oluyor.

Yener BALTA, 24 MAYIS 2013