REHA TEZCAN 1

Baba merhaba,
Aşağıdaki yazı (bir arkadaşıma ait) ilgini çeker diye düşündüm.
Sağlıcakla kal.
Sevgiler saygılar.
************************************
İSLAM,MÜMİN ve MÜSLÜMAN Kavramları aynı anlama mı geliyor..?

Bu Gün sizlerle gündemde yer alan olayları daha net anlayabilmek ve kavram kargaşasına son verebilmek için “İSLAM,MÜMİN VE MÜSLÜMAN” kavramlarını ele almayı uygun gördüm.
İnanan inanmayan herkesin kelime olarak çok iyi bildiği ve günlük hayatta çok sık kullandığı,fakat kavramsal anlamına aralarında önemli farklılıklar olan bu kavramlardan bahsetmek istiyorum.
Günümüzde yaşananları dikkate alarak İslâm’ı eleştirenler, aslında İslamiyet,Mümin ve Müslümanlığı aynı zannediyorlar. Aradaki farkları bizde yeterince bilmediğimiz veya araştırmadığımız için bu üç kavramı da bir diğerinin yerine fütursuzca yanlış olarak kullanıyor ve hata yapıyoruz..Sonuç itibari ile de özellikle 2000 li yıllardan başlayarak dünya genelinde ve Müslüman coğrafyasında yaşananları anlamak ve anlatmakta zorlanıyor,Müslüman olmayan toplumların yaşananları öne sürerek İslam’ı çağdışı görme, gösterme konumuna cevapsız kalıyoruz..
Halbuki İslam farklıdır, Mümin farklıdır,Müslümanlık farklıdır. Bunu en iyi Kuran açıklıyor,şöyle ki;
Arap bedevilere hitaben; “Bedevîler: ‘İman ettik’ derler. De ki: ‘Siz iman etmediniz, bâri: ‘Müslüman /tabii olduk.’ deyin.” (Hucurat/ 14)
Sadece dil ile ifade ve/veya temel farz kurallara uymak ile “Ben İslam’a girdim” beyanı/kabulü; Hatta bilgisiz, eğitimsiz ne olduğunu ne işe yaradığını bilmeden anadan babadan öğrenildiği veya sadece bir müslüman ailede dünyaya geldiğimiz nedenli,dolaylı olarak çeşitli kişileri dinleyerek kulaktan dolma, zan ile / farzederek ibadet çalışmasında bulunmak mümin olmaya yetmiyor.
Hucurat ayetinden anlaşıldığı üzere İslam (iman edilen bir şey), İman (şartları ), Mümin (Kur’an’ın Muhkem/Kesin ayetlerini anlayan,kurallarını yaşamına geçiren) ve Müslüman ( tabii olan, kabul eden,uyan) birbirinden farklı kavramlar..!
Kavramları tanımlamaya geçmeden önce Kur’an’ın bazı özel Muhkem ayetlerine (kesin hükümlerin bildirildiği) göz atmakta fayda var ki böylece bize söylenileni anlatılmaya çalışanı daha kolay algılayabilelim..!
1-“Gecenin yarısından önce bir vakitte kalk,Kendine göre de bir zaman ayırarak kalk ve Kur’an’ı anlaya anlaya,düşüne düşüne oku/iyice belle,öğren”
“Fırsat buldukça Kur’a’nı anlayarak, düşüne düşüne okuyun,salatı (anladıklarınız”) uygulayın ve zekatı (öğrenilmesini / öğretilmesini) verin/ sağlayın”
(Müzzemmil -3/4/20 ve aynı emrin belirtildiği diğer ayetler Furkan-64, Neml-86, Isra-78, Hud-114, Rum-17/23, İnsan-25, Nur-58)
2-“Dileyen/istekli olan, Ondan (düşünüp) öğüt alır. (Müddessir-55)
3-“Dîni yalanlayanı gördün mü?Oysa yetimi itip kakan işte odur.Ve miskini (yoksulu, çalışmaya gücü olmayanı) doyurmaya teşvik etmez.İşte o namaz kılanlara
yazıklar olsun.Onlar ki, namazlarından gâfil olanlardır.Onlar riya yapanlardır (gösteriş için yapanlardır).Ve mâûna (zekâta ve yardımlaşmaya) mani olurlar.” Maun-1/7)
4-“İman edip/İnanıp, iyi amel yapanlara ise, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte, büyük kurtuluş budur.” (Buruc-11)
5-“Bundan sonra dini (muhkem ayetler apaçık ortada iken) sana yalanlattıracak ne olabilir?” (Tin-7)
6-“De ki: ‘Bu Kuran büyük bir haberdir, ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz.” (Sad-67)
7-“Sana bir Kitap indirildi. Onunla insanları uyarman ve (düşünsünler diye) inananlara öğüt vermen için.Kalbine bir darlık gelmesin.Rabbinizden size indirilene uyun, O’nsuz başka velilere uymayın! Sizler pek az düşünüyorsunuz!” (A’raf-2/3)
8-“Ey Âdem’in evlatları! Bakın size edep yerlerinizi örteceğiniz giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Fakat unutmayın ki en güzel elbise, takvâ (Muhkem ayetleririn emirlerine uyma) elbisesidir. İşte bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Olur ki insanlar düşünür de ders alırlar” (.A’raf-26)
Yukarıda belirtilen ayetlerin tamamı Kuranın okuyarak ve üzerinde düşünülerek öğrenileceği ve öğrendiklerini uygulama kararlılığı ile Kuranın istediği inançlı/imanlı olabileceğinizi ifade etmekteler..
Kuran’ı incelediğimizde Mümin ve Müslüman terimlerinin aynı yerde, iki farklı kimliği gösterecek şekilde kullanıldığı görülür.
”Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar Mümin erkekler ve Mümin kadınlar taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar doğru erkekler ve doğru kadınlar sabreden erkekler ve sabreden kadınlar mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab-35)
Bu ayette dikkat edilirse müslüman ve mümin deyimleri aynı yerde birlikte yer alıyor. Demek ki müslüman ve mümin aynı şey demek değildir. Allah Kuddüs’tür-her türlü noksan sıfattan münezzehtir. Terimleri rastgele kullanmak biz sıradan insanlar için düşünülebilirse de- haşa Allah için düşünülemez. Allah aynı ayet içinde hem mümin ve hem de müslüman terimi kullandığına göre mümin ve müslüman aynı şey değildir.
Bu takdirde;
MÜMİN: Kur’an nasıl okunmalı, Kur’an ne anlatıyor, Din nedir, Dinler nasıl ortaya çıkmıştır,aralarında ki fark nedir İslam nedir, Allah nedir, kimdir, nasıldır, Peygamberler kimdir, ne tebliğ etmişlerdir, Meshep nedir , Tarikat nedir, ne zaman,nasıl ve nerede ortaya çıkmışlardır. Bunlar öğrenildikten sonra kişi özgür iradesi /bilinç ile Hüsnü kalp ile teslim olup gereğini yaşamaya başladıktan sonra kendisine ancak mümin denebilmektedir.
Kuran bunu; “Allah sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin” (58/11)
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (39/9).
“Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar korkarlar” (35/28).
“Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun” (21/7)
Tüm bu bilgiler ışığında Mümin Kavramının tanımı :tasdik eden, emin kılan, güven veren, itimat eden,bilinçli inanan, demektir. Âyet ve hadislerde mü’minlerin bir çok özellikleri ve sorumlulukları zikredilmiştir;
“Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren Kitap’dır.Onlar ki gaybe iman edip namazı/desteği,güveni gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Bakara, /2-4)
Mümin;Müslümanlıktan derece bakımından üstün olarak;Okuması ,araştırması,öğrendikleri,sorgulamaları ve düşünmesi ile mukayese ederek bunu devamlı ve sabırla yapan ve inancına akli bir güvenle sahip çıkan kişidir.Bilinçli İmanı amele döndürebilen kişidir.
MÜSLÜMANLIK: Kişinin İslam kavramından ve Resullerin anlattıklarından anladığı kadarıyla yaşama halidir. Müslüman, Ademden beri Allahın birliğine inandığını beyan eden,kabul eden,boyun eğen,teslim olan kişidir.Genellikle Anne ve babasında (Müslüman bir ailede doğma sebepli), içinde bulunduğu çevre veya toplumun genel kabulü nedeni ile ve kulaktan dolma, duyuma ve görsel ritüellere dayalı öğrenmeler ile bir inanca tabi olma durumu..Dünya kurulduğundan bu yana inananların büyük bölümünü bu grup oluşturmaktadır.
Allahın Ademden bu yana tüm Resulleri ve vahiy,sayfa ve kitap verdiği inanç sahipleri Allahın birliğini ve emirlerine boyun eğiyor ve kabul ediyorlarsa müslümandırlar.. İşte, Müslüman tanımı da burada ayrıca ortaya çıkıyor. “LA İLAHE İLLALLAH” deyimine uygun şekillerde yaşamayı kabul etmek oluyor.
Bunu Kur’an daki şu ayetlerden anlıyoruz.
”İbrahim de bunu kendi oğullarına vasiyet etti Yakup da”Oğullarım Allah sizin için bu dini seçti, o halde sadece müslümanlar olarak ölünüz”’ (Bakara-132)
“Musa da: «Ey kavmim, siz gerçekten Allah’a iman ettiyseniz, O’nun birliğine samimiyet ile teslim olmuş müslümanlar iseniz, artık O’na güvenin!» (Yunus-84)
”Deyiniz ki «Biz Allah’a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim’e İsmail’e İshak’a Yakup’a ve torunlarına ne indirildiyse Musa’ya ve İsa’ya ne indirildiyse ve bütün Peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O’na boyun eğen (müslümanlar)ız.»”(Bakara-136)
”De ki: «Biz Allah’a bize indirilene; İbrahim’e İsmail’e İshak’a Yakub’a ve torunlarına indirilene; Musa’ya İsa’ya Peygamberlere Rablerinden verilene inandık iman getirdik. Onlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz ancak O’na boyun eğen (müslümanlar)ız!»(Ali-imran-84)
”Onlara (Kur’an) okunduğu zaman: Ona iman ettik. Çünkü o Rabbimizden gelmiş hakikattir. Esasen biz daha önce de müslüman idik derler.”(Kasas-53)
Yukarıda ki ayetlerden, Müslümanın hem kitapların hepsine iman etmesini, hem de peygamberler arsında ayrım yapmamasını, bunları koruyarak rabbimize teslim olanlar olması gerektiğini görüyoruz.
Ancak günümüzde İslam İnancına bağlı olduğunu söyleyen ancak yukarıda ki ayetlerin pekte farkında olmayan milyonlarca müslüman olduğunu biliyoruz..Bir kısmınında yukarıda ki ayetlere inandıklarını ancak uygulamada hiçde öyle davranmadıklarını görüyoruz..! Bu nedenle her Müslüman’ın seviyesi farklı, anladığı farklıdır.
Günümüzde inançlı olduğunu ifade eden kesimi şöyle kabaca incelersek iki tür insan yapısı görüyoruz.
1 – İnançları öğrenmek,sorgulamak ve anlamak olarak gören; Din, inanç kavramlarını araştırarak ele alır. Sorar soruşturur. Kıyaslar. Nedenini niçinini öğrenmeye çalışır. Bir türlü bilgiye doymak bilmez. Zanlar/ Vehimlerden ziyade sorularına akli, mantıki cevaplar bulmaya çalışır.
2 – İnançları korkmak olarak gören, bu nedenle korkularından kendini kurtarmak için her duyduğunu, her okuduğunu din zanneden taklit ehli olan kesim. Bu kategorideki insanlar tefekkür çalışması yapmaz. Onların tefekkürü, zan ve vehme dayalı hayali kurgulardır. Araştırmaz. Duyarak ve görerek öğrendiklerini öylece benimser. Kabul eder, uygular ve teslim olur..
Biz inşallah birinci gruba dahil olabiliriz
X

+
İSLÂM : Allah indindeki, onun tarafından planlanan ve oluşturulan ve korunan Hz. Adem’den ,Hz. Muhammed’e kadar kesintisiz ve değişmez Muhkem/kesin emirleri değişmeyen zaman üstü evrensel inanç sistem ve düzendir!. Orijindir; asıldır, zamanla değişmeyendir.” diye tarif edebiliriz. İnsanlık tarihindeki inanç orijini başından günümüze kadar temel ilkeler kapsamında aynıdır.. Bunun aksini düşünmek Allahın fikir değiştirmesini ve her topluma farklı farklı kurallardan oluşan dinler göndermiş olduğunu kabul etmeyi zorunlu kılar ki..Bunu Allahın yüceliği ve kapsayıcılığıbağlamında kabul etmemiz mümkün değildir..Sadece insanoğlunun zaman içinde yaşam gelişimi, ruhsal ihtiyaçlarına göre kitap ve peygamberler gönderilmiş. Ta ki artık gerekli olan tüm ihtiyaçların karşılandığı Dinin Kemale erdiğine karar verilinceye kadar.Bunu da Kur’an şöyle ifade ediyor;

“..İşte bugün sizin için dininizi/İnancınızı kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamama erdirdim..(Maide/3).

İşte bu Başlangıçtan beri temel ilkeleri (Muhkem) değişmeyen, peyderpey gönderilerek Hz. Muhammed ve Kur’anla tamamlanan süreçte anlatılan sistemin adıdır İslam. Yeni bir kitap ve şeriat dediğimiz yeni kurallarla gönderilen her Resul, kendisinden öncekinin sürecini tamamladığını, yenilendiğini bildirmiş ve kendisine tabi olunmasını istemiştir. Hz. Muhammed A.S. ve Kuran indirildiğinde de diğer eski tüm inanç sistemleri geçerlilik sürelerini tamamlamış, kullanımdan kaldırılmıştır. Aklını kullanabilen insan, süresi geçmiş, bozulmuş, geçerliliğini yitirmiş sistemlere değil, en yeni, en bilimsel, en son sisteme tabi olması gerekir.

İslam’ı bu şekilde ilk kabul edenler,itaat edenler Müslüman diye isimlendiriliyor. İslam’a girdikten sonra İnançsal sorumluluklarını (Muhkem Ayetler) öğrenerek,araştıran,sorgulayan,tarihi,sosyolojik boyutlarına vakıf bilinçli olarak yaşamına geçirenlere,diğer bir deyişle neden ve nasıl inandığını mantıksal olarak mukayeseli olarak anlatabilecek birikime sahip kişiyi de Mümin diye tarif ediliyor.

Öyle, sadece inanıyoruz işte deyipte kendi bildiği gibi yaşayan, bu zamanda böyle de olur mu canım.! diyen, kuralları, kavramları bilimsel gerçekliklerle değil de kendi hezeyanları ,zanları/ varsayımları ile anlamaya, anlatmaya çalışanlar, okuduklarını, duyduklarını Kuran ve Allah Resulünün işaret ettiği, gösterdiği yönde değil de kendi yorumları veya duyduğu yorumlar ile değişiklikler yaparak yaşayanlar Mümin değil, kendilerine göre bir seviyede Müslümandırlar.
Onlar için Allah Kur’an da ;
“…şüphesiz Allah kıyamet günü bunlar arasındaki hükmünü verecek (haklıyı haksızı ayıracaktır). Şüphesiz ki Allah her şeyi görmektedir” (Hacc/17). Uyarısında bulunuyor.

Allah her Müslüman’a, Orijinal (Gerçek) İslam’ı öğrenmeyi, yaşamayı yani Mümin olmayı nasip etsin…

Son söz; İNANMAK İSTEMEKLE,İNANMAK AYNI ŞEY DEĞİLDİR..! Fark edebilen için arasında çok derin bir uçurum var..
+
Reha Turgut Baydar hocanın paylaşmış olduğu Hayri Beyin 1966 yılıydı galiba, makalesini okudum. Tabii ki ruhuna katılıyorum makalenin. Bir de yazıldığı yılı göz önüne alırsak..
Keşke bir araya gelme fırsatımızda olsaydı da sohbet edebilseydik..Kendisine sağlıklar diliyorum..

Benim burada dikkatimi çeken husus makalenin yazılış tarihi.. çok şanslı olduğunu belirtmeliyim.. Yaklaşık 50 yıl önce bu konulara kafa yoran aydın bir kayınpederin var…
+
Baba merhaba,
Bir arkadaşımda (Ayhan) geçen yazdığın bir yazı ile ilgili kısa bir yorumda bulundu. Sana aktarayım dedim.
Saygılar
Reha Tezcan, 11.2.2015
X
Aradan 37 sene geçti ancak toplumda ne yazık ki çok fazla bir gelişme olmadı ve kitleler benzer aldatmacalara eskisinden daha fazla inanıyor!
Reha Tezcan,11.3.2015 (SUÇ DEĞİL” BAŞLIKLI YAZI İÇİN…)
+
Sevgili Reha,
Önce sevgi sana…

İletini aldım,
Çok memnun oldum.
Hemen yanıt veremiyorum;
Çünkü çok meşgulüm…

Yazılarımla ilgilenmen beni mutlu ediyor..
Yazılarımın gelecekte; Kızlarım, damatlarım tarafından,
Yayınlanacak olması beni rahatlatıyor…

Görüşlerim her adam tarafından kaldırılamaz.
Görüyorum ki Reha, bu bağnazlara aldırmaz…

Az önemli değil yeniden doğmuş olmak.
Sen de yeniden doğanlardansın mutlak…

Şimdi kal sağlıcakla,
Yeniden sevgiler sana…
Av. Hayri Balta, 12.3.2015

Aradan 37 sene geçti ancak toplumda ne yazık ki çok fazla bir gelişme olmadı ve kitleler benzer aldatmacalara eskisinden daha fazla inanıyor!
Reha Tezcan,11.3.2015 (SUÇ DEĞİL” BAŞLIKLI YAZI İÇİN…)
+
Sevgili Reha,
Önce sevgi sana…

İletini aldım,
Çok memnun oldum.
Hemen yanıt veremiyorum;
Çünkü çok meşgulüm…

Yazılarımla ilgilenmen beni mutlu ediyor..
Yazılarımın gelecekte; Kızlarım, damatlarım tarafından,
Yayınlanacak olması beni rahatlatıyor…

Görüşlerim her adam tarafından kaldırılamaz.
Görüyorum ki Reha, bu bağnazlara aldırmaz…

Az önemli değil yeniden doğmuş olmak.
Sen de yeniden doğanlardansın mutlak…

Şimdi kal sağlıcakla,
Yeniden sevgiler sana…
Av. Hayri Balta, 12.3.2015