KIZMAK YOK

66-EN BÜYÜK SAVAŞ… 

Bu günlerde Atatürk’ün şu sözünü ekrana getiriyorlar:

“En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır.”

Yine geçen gün TRT televizyonu bilgisizliğe karşı savaşla ilgili olarak özdeyiş getirdi ekrana:

“Bilgisizliğe karşı savaş açalım.”

Kitap yazma seferberliği nedeniyle okulların kapılarına, yol kavşaklarına da pankartlar asmışlar: Bunların hepsini burada yazmaya yerimiz elverişli değil. Bunlardan birini yazarsak yeter

Karanlığı aydınlat, bir vatandaşa ışık ol!”

Okulların açılacağı günleri fırsat bilerek bu tür özdeyişler üzerinde niçin duruluyor acaba.

Öyle sanıyorum ki bu sözlerle düşünce özgürlüğü kavramına sahip çıkılıyor.

Düşünce açıklamanın saygınlığına değinilmek isteniyor.

Düşüncelerini açıkladıklarından dolayı içerde yatanların varlığı unutturulmak isteniyor.

Ama unutulur mu?..

Gerçekten de düşünceleri yüzünden içerde yatan bu denli yurttaşımız varken ve bunları genel affın dışında tutma çabaları yoğunlaşmışken kalkıp da televizyon ekranlarında

“Cahilliğe karşı savaşalım”

“En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır”

“Karanlığı aydınlat, bir vatandaşa ışık ol” diye düşünce özgürlüğüne saygı gösterisinde bulunmak tam bir doğulu kurnazlığıdır.

Okullarımızın başında bulunan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı’nın Darvin kuramına savaş açtığı bir gerçekken hangi yurttaş kalkıp da “Karanlığı aydınlatarak bir vatandaşa ışık olmaya” kalkabilir.

Koskoca Bakanlık okullara gönderdiği kitaplarda: “Maymunun insana dönüştüğünü kim görmüş?” diyebiliyor.

Ardından: “Kurbağanın balığa dönüştüğünü kim görmüş?” diyerek Darvin’in evrim kuramına karşı çıkabiliyor.

Şimdi bu safsatalara karşı çıkarak: Arkadaş, “Allah’ın balçıktan yaptığı insana üfleyerek can verdiğini, canlandırdığını, bu insanın kaburga kemiğinden de kadını yarattığını kim görmüş?” diyerek yurttaşa ışık olmaya kalksa, vay dinsiz, vay zındık, suçlaması ile karşılaşamayacağımızı kim ileri sürebilir.

Bu gün okullarda din dışı düşünce engellenirken, bütün öğrencileri dinsel düşüncelerle eğiterek koşullandırılmış insan yaratmaya çalışılırken kalkıp da, yurttaşa nasıl ışık olacaksın?

Bu karanlık ortama ışık olabilmek için gerçekten bir Donkişot olmak gerekiyor.

Karanlık öylesine yoğun, öylesine koyu, öylesine katı ki, karanlığa savaş açanın başına gelecek olan Donkişot’un başına gelecek olandan hiç de aşağı olamaz.

En azından enseden bir kurşun… Haydi yallah!…

Bunların “Karanlığı aydınlatmaktan” amacı Türk-İslam sentezi içinde Osmanlıya övgü dizmektir. Yapılan ganimet savaşlarının, yapılan fetihlerin erdeminden söz etmektir. Akıncı ruhları uyandırmaktır. Ne olacak akıncı ruhları uyandırırsan? Dünyanın ulaştığı teknikten, bilimden, gerçekçi düşüncesinden yoksun olursan.

Sen bilimsel düşünceye sırt çevir, dinsel düşünceyi kalkınmanın, yükselmenin temeli say. Din dışında bir düşünceyi kabul etme. Bundan sonra gel “Karanlığı aydınlatmaya” çalış. Olacak iş mi?

Bilimsel düşünce ile dinsel düşünceyi birleştirmeye çalış, ondan sonra da kalk karanlığı aydınlatmaya çalış. Aydınlatamazsınız; çünkü bilimsel düşünce: “İki kere iki dört eder” der.  Dinsel düşünce ise: “Allah her şeye kadir” der. Bu düşünceye göre: Allah, isterse iki kere ikiyi beş edebilir.

Bu çelişki karşısında akıl kısa devre yapar, pat diye patlar…

Sizler, gerçekten karanlığı aydınlatmaya çalışmak istiyorsanız önce şu düşünceleri suç sayan yasakları ortadan kaldırın…

Ankara, Barış, 26 Eylül 1985

  1. TARİKATÇI MI OLALIM?