KIZMAK YOK

  1. ÖRTÜNMEK… 

Sayın Cumhurbaşkanımızın ilginç buluşları var. Bundan önceki Cumhurbaşkanlarımızın aklından bile geçmeyen: örnek davranışları var.

Bunların başında zamanlı zamansız kurumlara yaptığı baskınlar var.

Herhangi bir hazırlık yapılmasına olanak vermeden yaptığı bu incelemeler yüzünden birçok kurum kendilerine çeki düzen vermeden yakalanmaktalar…

 

Yine milli ve dini bayramlarda sıradan yurttaşların gecekondulardaki evlerine gidip bayramı onlarla birlikte geçirmek de var.

Onların bayramını kutlamak, bayramı onlarla birlikte geçirmek de var.

Bunlar daha önceki Cumhurbaşkanlarımızın aklından geçirmedikleri davranışlar.

 

Cumhurbaşkanlığı çalışmalarını yurt düzeyine yaymayı bir alışkanlık haline getirmesi de var.

Örneğin bu kez Erzurum’a gitti. Cumhurbaşkanlığı makamının işlevlerini Erzurum’da görecek.

Gelecek yıl olası ki bir başka geri kalmış yöremizde karargah kuracak.

Böylece devlet yöneticileri Cumhurbaşkanımızın sayesinde yurdun her yanında sosyal, ekonomik, kültürel durumu görmüş olacak.

 

Sayın Cumhurbaşkanımız Erzurum’a gittiğinde, kendisini karşılamaya gelenler arasında yüzü peçeli kadınların çokluğunu görünce üzülmüş.

Onlara dinde örtünme olmadığını söylemiş.

Güneş Gazetesi’ne göre: “Hangi din adamı yüzünüzü kapatın diyorsa bana gönderin onunla konuşayım.” demiş.

 

Dinde örtünme din adamlarının sözü değil. Örtünme emri Kuran-ı da geçiyor.

Ahzap suresi 59. ayette şöyle deniyor:

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle, bu onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.”

Bu durumda örtünme emri Allah’ın emri sayılıyor.

 

Yine Sayın Cumhurbaşkanımız, heykel yapmanın, resim yapmanın, müzikle uğraşmanın günah olmadığını da söylemiş.

 

Elbette günah değil ama bu konuda da İslam peygamberinin sözleri var:

“Kıyamet gününde. Allah tarafından en büyük cezaya çarptırılacak olanlar ressamlar.”

 

Yukarıya iki söz aldık: Biri ayet, diğeri hadis. Bu sözler dinin sosyal ve kültürel konulara yaklaşımını gösterir.

Yaratıcılık Allah’a özgüdür diyerek Türk toplumunun mimarlık ve süsleme sanatı dışındaki resim, heykel, müzik, plastik sanatlar alanındaki yaratıcılığı önlenir.

Müzik konusunda da “Çalgı sesini duyunca ayağınız kırılıncaya kadar kaçın” denir…

Bu gibi konularda dini yaklaşımla başarı sağlanamaz.

 

Kadınlarımızın örtünmemesini istiyorsak onların içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik durumu değiştirmek gerek.

 

Bu gün doğuya iş alanları açarsak, yurttaşların gelir ve kültür düzeyini yükseltirsek kendiliklerinden güzel sanatlara yönelirler, üzerlerindeki örtüyü atarlar…

Yaratıcı olurlar.

Üretici olurlar…

 

Yeter ki bu toplumun üzerinden çağımıza ters düşen, bilime ters düşen, düşünce ve inanışların; akılcı, bilimsel düşünce ile ortadan kalkması için çaba gösterilsin.

 

Ama “Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurullarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır” der.

Anayasa’ya madde konulursa: yurttaşlarımız, bilimsel ve ulusal düşünce ile bunlara karşıt olan yukarıya aldığımız Allah ve Peygamber sözleri arasında şaşırır kalır.

 

Böylece yurttaşlarımızın sağlıklı düşünmesini engellemiş oluruz.

Yaratıcılıklarını köreltmiş oluruz…

 

Halk asker değil ki: “Al vaziyetini” deyince, esas duruşa geçsin…

Önce yurttaşın ekonomik ve kültürel durumunu düzeltmelisin…

Özgür Gaziantep, 29 Ağustos 1986

  1. TANRI BABA ŞİİRİ